Bu kitapla alakalı olarak karmaşık duygular içerisindeyim. Uzun yıllardır listemdeydi; fakat okumayı hep erteledim. Tıpkı Hakan Günday’ın Kinyas ve Kayra’sı, Metin Kaçan’ın Ağır Roman’ı, İlhami Algör’ün Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku’su gibi çağdaş bir klasik muamelesi yapıldığına şahit olmuştum. Neticede kitap bir long-seller’dı ve bunca insan yanılıyor olamazdı. Nihayet okudum ve, evet, zamanında neden çok sevildiğini anlayabiliyorum. Ama artık “serseri solcu bohem erkeklik anlatıları” günümüzde kabak tadı verdi. Özellikle son temsilcileri Emrah Serbes’in Erken Kaybedenler’iyle birlikte o devir kapandı bence. Çağına göre (ilk baskısı 2002) değerlendirince güzel bir dili var, enteresan bir hikâye anlatıyor diyebilirim; ancak bugün Şule Gürbüz, Burhan Sönmez, Mahir Ünsal Eriş, Mine Söğüt, Kemal Varol, Seray Şahiner gibi günümüz edebiyatçılarının yazdıklarının yanına koyamadım ben pek. Affedin.