Emr-i İlahi'ye Uymak
Elhak, Kudüs ümmetin aynasıdır. İşgalin büyüğü Kudüs'te mi yoksa yüreklerimizde mi, bir bakalım. Dünyevi hırsların, nefsani hazların işgal ettiği kalplerde ne ulvi sevdalar yeşerir ne yüce davalar can bulur. Ümmet olarak üstümüzdeki ölü toprağı atmadan, zihnimizdeki ön yargı zincirlerini kırmadan, kalplerimizdeki gaflet bulutlarını dağıtmadan, İslam âlemine sirayet eden tefrika hastalığından kurtulmadan, hizipçilik prangalarını parçalamadan "Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı yapışın, parçalanmayın."(Al-i İmran, 3/103.) emr-i ilahisine uymadan ne biz özgür olabiliriz, ne Kudüs.
^Eflatun, "Ruhumuzu bir kaya parçası gibi karşımıza almalı, onu kabalıklarından, fazlalıklarından yontmalıyız," der. Elhak yukarıdaki beyit de kabalıklarından yontulmuş bir ruhun terennümüdür. Yahut tersinden söyleyelim; böyle bir beyti söyleyebilmek için insanın önce kabalıklarından kurtulması, ruhunun zarafet adlı teline terennüm vermesi gerekir, içinde kederler var iken konuşmaktan kaçınan, sırf içindeki kederler sözlerine yansır da muhatabını incitir diye korkan bir insan düşünün ve bir an, o insanı sevgili karşısında bir âşık olarak farz edin. İşte bu tavır, insanın aşkı kabule hazır hale gelmiş
Sayfa 42
Reklam
İdem ez zulm u ta'addî güle zâg-ı siyeh 'Adl ile bülbül-i hoş-nâtık u elhân geldi
Hitler, Avrupa'daki tüm Almanca konuşan ulusların Almanya'nın bir parçası olmasını istiyordu ve Çekoslovakya'nın Almanca konuşan kısmı Sudetenland'ı ele geçirmek istediğini açıkça belirtti. Eylül 1938'de İngiltere ve Fransa, Almanya ile Münih Antlaşması'nı imzalayarak, Hitler'in daha fazla geniş­leme talebinde bulunmaması şartıyla bu bölgeyi ilhak etme­sine izin verdiler.
Sayfa 80 - Maya KitapKitabı yarım bıraktı
Biliyorum ki gerçek, bu gördüğümden fazlası. Dünyanın ötesi de var. Sen orada da bana kefilsin, beni korursun, bana verirsin. Beni müslim olarak vefat ettir: Uyandır beni bu hayat rüyasından. Beni salihler arasına ilhak eyle: Salih bir kul olarak asıl "uyanıklık" alemine varayım ki, bu dünya hayatında gördüklerimi/yaşadıklarımı hayra yorayım. Ve nazarında "hayra yorulayım."
Osmanlı'nın son döneminde, Jöntürkler'in yurt dışından yayımlayıp gönderdikleri kitapların, dergilerin hukuk dilindeki adı, biliyor musunuz neydi? Evrak-ı muzırra, yâni 'zararlı evrak!' Cumhuriyet yönetimi, bu geleneği devraldı, elhak o da elinden geleni bu yolda ardına koymadı; bol bol kitap yasakladı, dergi kapattı, yazar tutukladı. … Okumak üzerine yaratılan tedhiş havası öylesine boğucuydu ki, Anadolu kitapçıları korkudan işi oyuncakçılığa, kasetçiliğe ya da tuhafiyeciliğe döktüler.
Sayfa 208 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 5. basım
Reklam
1.000 öğeden 441 ile 450 arasındakiler gösteriliyor.