Polikliniğe 80 yaşın üzerinde bir dedem geldi. İlacını yazarken gençliğinde ne iş yaptığını sordum. İmamlık yapmış ve yıllarca talebe okutmuş. Bölgenin meşhur hocaları Çalekli Dursun Efendi, Çaykaralı Hacı Hasan Efendi gibi birçok ismin rahle-i tedrisinden geçmiş. Kulakları pek işitmiyordu artık ama gözler pek cevval...
"E bir aşir okursun bize o zaman" dedim. Kızı kulağına bağırdı ricamı. "Okumuş demek ki o da, o zaman o okusun" diye açtı pazarlığı, sağlam durdum. Sonra "Fatiha olur mu" diye devam etti, hemen kabul ettim.
Refakat eden kızına da tüyo verdim "videoya al istersen, ileride hatıra olur" diye; hemen açtı kaydı. Hacı dedem tecvidiyle, 4 Elif miktarı çekişleriyle Fatiha'yı öyle güzel okudu ki dinlerken gözlerimiz doldu.
"Beğenmiş mi" diye sordurdu kızına emin bir sanatçı edasıyla, kimlerden ders aldığıyla övündü biraz eski günlere giderek. Maaşallah dedik, çok sevdik. Kalkarken "okuyanı seviyor demek, iman göstergesidir" diye vurguladı iki kez. Kapıdan çıktıktan sonra da ardına dönüp çocukça bir neşeyle el salladı.
Elhamdülillah, bugün de bulduk bir şahit, o geleceğinden hiçbir şüphe olmayan güne dair...
"Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız." (Hadis-i Şerif)