Kitaplarıyla dünya çapında ismini duyurmuş Türk yazarlardan biri olan Elif Şafak’ın 2016 yılında yayımladığı Havva’nın Üç Kızı adlı romanıyla her ne kadar okurlarını fikir ayrılıklarına düşürse de iyi bir yapıt ortaya koyduğunu düşünüyorum. Şafak, yapılan röportajda “Âdem ile Havva’nın oğulları çok konuşuldu ama kızlarının yaşadıkları sorulmadı.
güzeldi fakat umduğum kadar değil. spoiler yok. rahatlıkla okuyabilirsiniz.
Daha önce (geçen yıl) "Havvanın Üç Kızı"nı okumus ve oldukça beğenmiştim. Anlatım dili gayet basit ve sadeydi fakat beni asıl cezbeden ele alınan konuydu. Kendini kesin bir noktada tanımlayamayan, sürekli arayış içinde olan bir kadının hayat hikayesinin gerçekten ciddi bir altyapıya sahip düşüncelerle harmanlanarak sunulması hoşuma gitmişti.
Fakat ne yazık ki bu kitap için aynısını söyleyemeyeceğim. Konusu gereği böyle bir şey söylemek oldukça manasız zaten ama beni maalesef hayal kırıklığına uğratan şey yazarımızın dili oldu yine. Öncekinde olduğu gibi çok güçlü bir kurguyla belki yine tolere edebilirdim fakat temanın ele alınış biçimi çok sade kalmış.
İnsanlar öldükten sonra 10 dakika 38 saniye boyunca beyinleri geçmişi,adeta bir film şeridi gibi düşünmeye devam edermiş. Bir çöp kutusunda cesedi yatmakta olan fahişe Leyla 10 dakika 38 saniye boyunca bizi de kendi hayatına kendi gözüyle bakmaya çağırıyor. Elbette bu hayat öyküsünü okurken duygulandım, üzüldüm, düşündüm, sorguladım.. fakat ne yazık ki heves ettiğim kadar etkilenemedim. Onun dışında sezara sezarın hakkını vermek gerek diye düşünüyorum.
Toplumun alışılagelmiş yargılamalarının ve etiketlemelerinin dışına çıkarak büyük bir cesaretle Elif Şafak seks işçisi kadınların, LGBT+i bireylerin ve toplumun farklı kesimlerinden emeği sömürülen insanlara da sahip çıkmış kalemiyle.
En takdir edilesi yanı bu. Bu yüzden 5 puan veriyorum.
Elif Şafak okumaya devam edeceğim muhtemelen fakat son hakkı ilk kitaplarından birini okumaktan yana kullanacağım.
İlk başladığım zamanlar bana zor gelen ama okudukça kalemine alıştığım bir yazar oldu benim için Elif Şafak.
“Aşk” ile başlayan yolculuğum , “Şemspare” , “Siyah Süt” , “İskender” , “Havva’nın Üç Kızı” ile devam etti.
Bu kitabında roman ya da hikaye kimliğinden ziyade deneme türünde bir eser çıkarmış karşımıza.
Kadın erkek ilişkilerinden , tanıdığımız ressam ya da yazarların hayatlarına küçük küçük anekdotlarla zenginleştirilmiş hikayelerden derlenmiş bir deneme karşımızda.
Bugüne kadar kendinden söz etmeyip hep seslendirdiği kahramanlarla karşımıza çıkan Elif Şafak büyüdüğü çevreyi , kendisini yetiştiren kadınlar olan anneanne ve annesini aslında arasının iyi olmadığı babasıyla bir şekilde arayı düzeltme çabalarını anlatmış.
Daha doğrusu kendisinden olabildiğince bahsetmiş kitabındaki hikayelerin arasında.
Günümüz siyasetinden , güncel olaylara , dünyaya genel bir bakışla yaptığı seyahatlerde edindiği bilgilere kadar bir sürü kısa yazılar mevcut bu kitabında.
Yazarlar hakkındaki görüşler hep iki uçludur : Ya çok seversiniz bütün kitaplarını okursunuz ya da tarzını eleştirirsiniz elime bile almak istemiyorum dersiniz.
Oysaki önyargılı olmadan okumak çok daha önemlidir.
“AŞK” kitabı en sevdiğim kitabıdır Elif Şafak’ın.
Dinden siyasete , inançtan inançsızlığa , doğrudan yanlışa , bilimden akılcılığa kadar her konuya değinilmiş “Havva’nın Üç Kızı” kitabında.
Tabi içinde Mevlana’dan sözler de eklenmiş.
Gerçekten “mahrem” i yazan Elif Şafak’la “Pinhan”ı yazanla bu kitabı yazan aynı kişi mi ? Olamaz!! Aynı konuları yani taciz aile içi şiddet kadın konularını işleyip “baba ve piç”i yazan aynı yazar olamaz!
Aşk kitabından beri giderek kötüleşen yazar “İskender” büyük bir hayal kırıklığıydı
“Havvanın üç kızı” daha da kötüydü bu kitabını okumam diyordum çünkü çıta gittikçe düşmeye başlamıştı. Tam bir hayal kırıklığı oldu gerçekten. Dine bakışından tacizi işleyişine kadar sığ yüzeysel anlayışsız bakış açısı tavsiye etmiyorum ilk kitaplarını okuyun sadece önerim bu olur.
Siyaset, gemi enkazlarıyla dolu fırtınalı bir denizdi nede olsa. Dostları düşmana dönüştürürdü.
Havva’nın üç kızı Elif Şafak