Martı Jonathan Livingston, sürüsündeki martılardan farklıydı. Onun için uçmak; yemek bulmak için doğuştan gelen bir kabiliyetten fazlasıydı. Uçmak, özgürlüktü, tutkuydu, kendi içindeki yaşam amacıydı, kısaca kendi olmaktı. Bu nedenle kendi sınırlarını aşmak için çok çalışarak, uçarken akrobasi yapmaya, taklalar atmaya, yüksekten kendini bırakıp
Deborah, şizofreni hastası 16 yaşında bir kız. Yr adını verdiği bir dünyası var, bu dünyanın kendine özgü tanrıları ve dili var. Deborah, Yr'yi gerçek dünyanın acılarından, zalimliğinden ve dışlanmışlığından kaçmak amaçlı kullanıyor. İlk başlarda bu dünyadaki tanrılar onun mutlu olmasını sağlayıp dünyadaki dışlanmışlığına bir çözüm olsalar da
Ve en önemlisi, DOĞRU DÜŞÜN, içinden gelen ve seni tatlı tatlı okşayan sesi dinle. Yaşamını kendi ellerinde tutuyorsun, kimseye güvenip de bir başkasının, hele seçtiğin Führerlerin eline sakın verme onu. DOĞALLIĞINI YAŞA! Olduğun gibi görün.
Küçük adam şimdiye kadar, kendisinin bir düşüncesi olup bunları savunabileceğine inanmamış, hep kendini yöneten kişi, fikir ve toplumun kölesi olmuş. Yaptıklarının sorumluluğunu almamak adına hep birilerinin peşine takılmış, ne dedilerse yapmış. Buna farklı millet, toplum ve dine ait olduğu için öldürmek de dahil...
''Küçük büyük adamlar, seni
İki gezegen var: Urras ve Anarres.
Urras, kapitalizmin hüküm sürdüğü, yöneten ve yönetilenlerin, zengin ve yoksulun, iyi ve kötünün en uç noktalarının yaşandığı bir gezegen. Aynı kendi yaşadığımız dünya gibi. Urras'ın bu sisteminden memnun olmayan Odo yıllar önce gezegenlerarası yolculuk yaparak Urras'ın ayı olan Anarres'e yerleşip bir uygarlık
“Vermediğiniz şeyi alamazsınız, kendinizi vermeniz gerekir. Devrim’i satın alamazsınız. Devrim’i yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim ya ruhunuzdadır, ya da hiçbir yerde değildir.”
''Devletçiler hareketi güç kullanarak bastırmaya çalıştılar ve başaramadılar. Düşünceler baskı altına alınarak yok edilemez. Onlar ancak dikkate alınmayarak yok edilebilir. Düşünmeyi reddederek- değişmeyi reddederek.''