“You’re a damn liar, Abigail Amelia Keller. You want big and you want sparkle and you want extravagance. Not in price, but in love and adoration. And right here, right now, I’m promising to spend the rest of my life giving you that. Say yes and I’ll make you feel loved and cherished and appreciated until my last breath. Say yes and I’ll help you paint the world pink. Say yes and we’ll forever be completely consumed by each other. We’ll be the cool aunt and uncle, and we’ll travel and explore, and you will be mine and mine alone. I am absolutely wild about you. You are my sun and my moon and I will be yours. You completely consume me.”
Sevgi kızgınlığın ötesindedir, tıpkı bir perdenin arkasındaki bir duvar ya da üzerinden fırtına geçen bir arazi gibidir. Fırtına biter, arazi yerinde kalır... Ve bazen, eğer sevgi yeterince güçlü değilse ya da öfke yeterince güçlüyse, insanlar birbirlerini sevmekten vazgeçerler.
Lisedeki öğretmenimiz bize polislerin cebimizde bir bıçak ya da silah taşıdığımızı düşünebileceklerini ve cebinden cüzdanını çıkarmaya çalışırken polisler tarafından öldürülen insanlar olduğunu söylemişti. Bunun yanlış olduğunu düşünüyorum ancak korktuğu için polisin buna hakkı olduğuna karar veren yargıçla ilgili bir makale okumuştum. Buna karşın polisten çok korkan herhangi birinin polis memurunu öldürmeye hakkı yok.
Bu anlamsız. Bir simetri yok.