Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir düello daveti gibi gülümsediğimi söylemişti. Onu bana doğru çeken tılsımlı güç, başımın çevresinde sürekli taşıdığım bir trajedi halesiymiş. ''Hep siyahlar giyen, zayıf, sinirli, elleri titreyen bir kadın, çıkık elmacık kemikli. Doğuluları andıran bir yüz, gizemli, gri gözler.. ''Sevişirken ise bambaşkaymışım, benimle ilk beraber oluşunda bu
288 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Günün kitabı yine bölüm kitaplarımdan biriydi.Yani ''Elleri Tılsımlı '' . Kitabımız iki bölümden oluşuyor .İlk bölüm 1842'den başlayarak günümüze kadar süren zaman içinde doğum nasıl medikalleşti , ebelik de diğer sağlık dalları gibi nasıl erkek egemenliğinin altına alınmaya çalışıldı sorularına cevap niteliğinde... İkinci bölümdeyse doğum medikalize edilmeden, ebelik itibarsızlaştırılmadan önce kim ,nasıl ,neden ebe olmayı tercih etti ? Ebeler sadece doğumu gerçekleştirme göreviyle mi sınırlı kaldılar ? Büyük ölçüde Besim Ömer yüzünden ''pis,yaşlı,acuze'' olarak nitelendirilen,aslında eli öpülmesi gereken ebelerimiz gerçekten hakkındaki suçlamaları hak ediyor mu ? Hemşirelik ve ebelik arasında müfredatta bile gözle görülür fark varken diğerinin yerine geçmesi doğru mu ? sorularının cevaplarını ve genel itibariyle ebelik tarihi içindeki bir sürü sorunun kaynağını,çözümünü bulabileceğiniz bir eser. Şayet ben gibi ebelik bölümünde okuyan öğrencilerin - özellikle haklarını kıyasıya savunabilmek adına - yanından ayırmaması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Son olarak olmazsa olmazım kitaptaki alıntımla bitiriyorum : "O çocuğu doğurttum mu, yıkamadan önce koklardım. Yıkanmadık çocuk, burcu burcu burnuma kokardı. Kokar yenidoğan çocuk. Pek güzel kokar. Bi güzel kokar."
Elleri Tılsımlı
Elleri TılsımlıGökçen Beyinli · Ayizi Kitap · 201629 okunma
Reklam
95 syf.
9/10 puan verdi
“Onun o uzun saçlarını yıkadığı su, ancak pek az bulunur, pek az bilinir bir çeşmeden akabilir, tılsımlı bir mağaradan çıkabilirdi. Entarisi bildiğimiz pamuktan dokunmamıştı, o entariyi maddi eller, insan elleri yapmamıştı. Seçkin, üstün bir varlıktı o.” . Kitabı anlatacak en güzel cümle şu alıntıdır bence; “ Güzelliği ve gerçeği arama çabasından mahvolup giden yılgın adam, sonunda bizzat kötülük ifriti olur çıkar. “Sevdiği kadını öyle bir varlık olarak görüyor ki bir ilah gibi adeta. Elinde onu ilk gördüğünde bulunan gündüzsefasının bile bildiğimiz bir çiçek olmadığını tahayyül ediyor. “ Erkekte uyanan bu güzellik ve sâfiyet duygusu ete kemiğe bürünüşünde erkeğe fesat ve suç bulaştırır. “ İşte olan bu.. . Tavsiyemdir. Yine geç kalınmış bir kitap benim için. Keyifli okumalar Can’lar ️
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328,1bin okunma
Bütün bunların beyhude olduğunu anlamıştım, çünkü bu yeryüzündeki şeylerle bir bağlantısı olamazdı onun. Orneğin onun o uzun saçlarını yıkadığı su, ancak pek az bulunur, pek az bilinir bir çeşmeden akabilir, tılsımlı bir mağaradan çıkabilirdi. Entarisi bildiğimiz pamuktan dokunmamıştı, o entariyi maddi eller, insan elleri yapmamıştı. Seçkin, üstün bir varlıktı o. Elindeki o gündüzsefasının bilinen bir çiçek olmadığını anlamıştım. İnanıyordum: Bildiğimiz suyla yıkasa solardı yüzü ve uzun zarif parmakları bildiğimiz bir gündüzsefasmı koparsa, pörsümüş bir gül gibi solardı parmakları.
140 syf.
8/10 puan verdi
-Spoiler içerir- Kitap yeni bitti.Nedense içimde garip bir duygu var.Duygusal şeylerden kolay etkilenmem,etkilenmemeye çalışırım,fakat geçmişinde kadınlığı-cinselliği saldırı altına alınmış kadınların hikayelerinden çok etkilenirim hep.Belki de her gün benim de böyle şeyleri yaşayabilecek olmamın rahatsızlığıdır daha kolay empati yapabilmemin
Kabuk Adam
Kabuk AdamAslı Erdoğan · Everest Yayınları · 20184,325 okunma
Bilgili ve Görgülü Ebe Yetiştirmek
Bugün ve yarın memleketimizin bizlerden istediği mühim ve asıl bir vazife var;o da bu yurda ma'nen ve maddeten kıymetli evlatlar yetiştirmektir... . . .
Reklam
“Örneğin onun o uzun saçlarını yıkadığı su, ancak pek az bulunur, pek az bilinir bir çeşmeden akabilir, tılsımlı bir mağaradan çıkabilirdi. Entarisi bildiğimiz pamuktan dokunmamıştı, o entariyi maddî eller, insan elleri yapmamıştı. Seçkin, üstün bir varlıktı o. Elindeki o gündüzsefasının bilinen bir çiçek olmadığını anlamıştım. İnanıyordum: Bildiğimiz suyla yıkasa solardı yüzü ve uzun zarif parmakları bildiğimiz bir gündüzsefasını koparsa, porsumuş bir gül gibi solardı parmakları.” “Bütün bunları anlamıştım. Bu genç kız, hayır bu melek, sonsuz bir hayret ve anlatılamaz bir ilham kaynağıydı benim için. Latif ve el sürülemez varlığı, bende bir tapınma duygusu yaratmıştı. Yabancı bir bakışın, herhangi bir insan bakışının onu sarartıp solduracağına inanıyordum”
Örneğin onun o uzun saçlarını yıkadığı su,ancak pek az bulunur,pek az bilinir bir çeşmeden akabilir,tılsımlı bir mağaradan çıkabilirdi.Entarisi bildiğimiz pamuktan dokunmamıştı,o entariyi maddi eller,insan elleri yapmamıştı.Seçkin,üstün bir varlıktı o.Elindeki o gündüzsefasının bilinen bir çiçek olmadığını anlamıştım.İnanıyordum: Bildiğimiz suyla yıkasa solardı yüzü ve uzun zarif parmakları bildiğimiz bir gündüzsefasını koparsa,pörsümüş bir gül gibi solardı parmakları.
Ürperti
ÜRPERTİ… Üşüyerek uyandım zifiri karanlığa. Uyandığımda ellerim koynumda kollarımı ovuşturuyordum. Otuz zemheri geçişti. Her biri altı ay süren koca otuz zemheri. Her defasında farklı bir duygu yaşadığım otuz zemheri. Her günü parmak ile saysan ömür yetmez. Zemheri ile karakış kavga ederdi her defasında. Geceleri ayaza çalar yeryüzü. Dışardaki
Örneğin onun o uzun saçlarını yıkadığı su, ancak pek az bulunur, pek az bilinir bir çeşmeden akabilir, tılsımlı bir mağaradan çıkabilirdi. Entarisi bildiğimiz pamuktan dokunmamıştı, o entariyi maddî eller, insan elleri yapmamıştı. Seçkin, üstün bir varlıktı o.
Reklam
Yaşlı kadın yıllar sonra çeyizine göz gezdirdi zorlanarak uzandığı yazmalarının arasından yere düşen mavi dantelle işlenmiş küpelerine gözleri elleriyle ilişerek takıldı..Az sonra sanki olası ölüm öncesinin ilk provası gibiydi ve romatizmal üşümelerle titreyen elleri nedense biraz daha buz kesti..Çok geçmeden toparlandı yüzünü tebessüm kaplarken okula yeni başlayan çocuk heyecanı gibi musmutluydu kayıp sandığı küpelerine kavuşmuştu... Avuçlarını birleştirerek tuttu göğsüne doğru bastırdı gözlerini yavaşça yumdu aynı anda derin bir nefes eşliğinde geçmişe doğru adımladı şirincelendi dünya ve zamanın kavram olarak anlamını yitirdiği tılsımlı bir andı saçlarıdaki kıvrımların rüzgarıyla sanki gençliğin onda yıllarca eskitemediği yüreğindeki heyecanla aşkına kendini gösterme güdüsüyle yerle yerinden fırladı içindeki telaşla aynasının karşısına geçti taşradan kente yerleştikleri taze aşk tadındaki o en değerli yıllarından kopmamak üzere...Mavi dantelli küpeler onun göçüp gittiğine hala kimsenin inandıramadığı çok sevdiği eşinden aldığı ilk özel hediyeydi..... Yazmayı ve okumayı pek bilmezdi ama yüreği aşkın her dilini konuşmaya yeterdi...Küpeleriyle onun yanına gömülmeyi evlat ve gelinlerine sözle vasiyet ederek bağışlanan kara geceyle birlikte çekinmeden dahası hiç korkmadan gözlerini dünyaya yumarak gerçeğine kavuşmanın mutluğunu ecelli son celsesine çağırarak paylaştı...
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.