Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Pir Sultan, asılırken taşlansın diye Hızır Paşa'dan buyruk çıkmış... Taşlamayanlar cezalandırılacakmış... Bu yüzden herkes eline bir taş alıp atmış... Fakat taşların hiçbiri Pir Sultan'a dokunmuyormuş... Musahibi, tarikat arkadaşı Ali Baba da oradaymış... Taş atmaya bir türlü eli varmıyormuş... Bir gülü gizlice ona fırlatmış... Pir Sultan onu görmüş, pek üzülmüş... Onun üzerine şu ağıtı yakmış: *** Pir Sultan Abdal'ım can göğe ağmaz, Hak'tan emrolmazsa irahmet yağmaz.. Şu ellerin taşı hiç bana değmez, İlle dostun gülü yaralar beni... ***
Sayfa 30 - Halk Kitabevi Basım Yılı 2015
Önceleyin
Önce bir ellerin vardı yalnızlığımla benim aramda Sonra birden kapılar açılıverdi ardına kadar Şarabın yanısıra felekte bir Cumartesi Gözlerin, onun ardından yüzün, dudakların Sonra her şey çıkıp geldi. Yeni çizilmiş gözlerinle namuslu, gerçek Bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde Sen çıkardın utancını duvara astın Ben aldım masanın üstüne koydum kuralları Her şey işte böyle oldu önce
Reklam
Bak ellerin de üşümüş, ama kalbin sımsıcak, Titreme, korkma artık yanımdasın, Hiç bırakma bu çocuksu halini, ne güzel! Ne güzel seninle bir aydınlık olmak!
Önce sesindi beni çağıran aşka, Sonra bakışların, ellerin oldu.
"Ya ellerin? yaşayan, duyan ve düşünen ellerin? mühteşem bir çiçek gibi açılan, muhteşem bir çiçek gibi kapanan ellerin ..."
Aşkın kokusu uzaklardan... Ellerin gibi sabahlar serin, Nedir çektiği şu göklerin? Gökler yırtıldı uçaklardan. Düşünce. Düşünce. Düşüncelerin. Dalgalar dalgaların ardında. Ya benim kederim vişne ağacı Ya senin çiçeklerin.
Reklam
Mazot
Sana yaşamak düşer çarkların gövdesinde bin demir kapıyla hesaplaşmaktan omzun çürümelidir bin çeşit güneşle ovulmalıdır gaddar ellerin yürü yangınların üstüne, kendi alevini de getir çarpıntısız dakikası olur mu devrimcinin ki ölüm her yerde uyanıktır.
Sayfa 146 - Tiyo Yayınevi - 1970Kitabı okuyor
Agamemnon II
Hangi panayırda gördüm seni? Hangi bahçede buluştuk? Ellerin mi bu avuçlarından kayan?
karanlık şeyler söylediklerimiz, gelincik çiçeğiyle hatıraların birbirlerini sevmeleri gibi seviyoruz birbirimizi, istiridyelere sızan şarap, ay ışığında yüzen deniz gibi uyuyoruz.
Sayfa 67 - türkiye iş bankası, birinci basım, çeviren: ahmet cemal, haziran 2015, beyoğlu
Ellerin ki dokur zamanın tezgâhında aşkın bin türlüsünü inceliğin ve hüznün bin türlüsünü
Reklam
Çoktandır yoksun ama Yine de bağlıyım sana İhanet gibi geliyor Gözlerimi kaldırıp da Bakmak bir başkasına Yoksa ne olur bahanem Sen dönüp de Ellerin neredeydi diye sorduğunda
Eğer ağzın lokmalarla dolu ise nasıl söyleyebilirsin şarkını? Eğer avuçların altınla dolu ise, ellerin nasıl açılacaktır hayır duasına?
Sayfa 21 - Venedik yayınlarıKitabı okudu
"Seni ben ellerin olasın diye mi sevdim?"
Sayfa 42 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Benim dudaklarımda arama dudaklarını, yabancıyı kapının önünde, gözyaşını gözde arama.
Sayfa 7 - türkiye iş bankası, birinci basım, çeviren: ahmet cemal, haziran 2015, beyoğlu
Giderken buralardan seninle Yanında hüzün olmalı Ocağımda işâret biriktiren ellerin Bir de yüzün olmalı
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.