Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Oysa ne çok yalnızız senin ellerin bile yok
çoktandır yoksun ama yine de bağlıyım sana ihanet gibi geliyor gözlerimi kaldırıp da bakmak bir başkasına yoksa ne olur bahanem ellerin nerde diye sorduğunda ~sadık
Reklam
GÜZEL IRMAK Küçüğüm, bu senin sesin, güzel ırmak Önce rüzgarın öptüğü, sonra benim öptüğüm Bu bitmemiş şiirler senin ayakbileklerin Soluğun, kokun, kamın, gölgeli gözlerin Bu böyle çözülü göğsün, enine boyuna dudakların Sabahlara kadarki büyük gözlerin böyle Bu dal gibiliğin, saçların, kırmızı ağzın Bu üstünde onca seviştiğimiz yatak sonra Sonra bu benim anı artığı eski yüzüm Tüylerin, tay boynun, küçücük çocuk ellerin Böyle yukarıdan aşağı gidiyorum seni Karışıyor, korkunç, ellerimiz ayaklarımız
Iskaladıkça kendini Ruhun başkasının avuçlarında Tarihini, güllerini, aşkını Iskala ki dirilmesin çürüyen Neyin varsa yeryüzünde, beyzadem Meğer bir çınarın yapraklarını değil Köleliği seviyormuş ellerin
Ellerin boş; kime dokunacaksın Gözlerin yok; neyi görebilirsin Ayakların bataklığa gömülmüş Nerede unuttun kutlu davanı
Onlar bütün Türkeli'ni yakamadıkları için binaları yakıyor; bütün Türk soyunu yok edemedikleri için, yangınlarda ve patlamalarda üç beş kişinin kanına giriyorlardı. Onlar, bu toprakları elde edemedikleri için, kendilerini tutamayarak Kars'ı, Ardahan'ı, Boğazları istiyorlar ve hazırlanıyorlardı. ...Bir yandan çokluğun ve imkânların verdiği ümit... Bir yandan Türk'le şaka olmayacağını bilmekten doğan kırgınlık... Karşı tarafta İslav sürüleri, tanklar, uçaklar, toplar ve milyonlar... Bu tarafta, berikilerine göre çok hafif silahlarla demirden ellerin tuttuğu çelik süngüler ve yüz binler... Bir de o yüz binlerin yardımcısı: Tarih, inanç ve elli milyon şehidin ruhu...
Reklam
Toprağını kirlettiler; suskunsun Ateşe verdiler hayallerini Mazlum kanı damlatarak suyuna Can zehriyle doldurdular havanı Ellerin boş; kime dokunacaksın Gözlerin yok; neyi görebilirsin Ayakların bataklığa gömülmüş Nerede unuttun kutlu davanı
Sayfa 54 - Esma Mümtaz Arar Gençlik Merkezi ve KütüphanesiKitabı okudu
Fakat fen fakat ben hiç ilerlememiş Muazzez, seni geri getirmenin formülünü bulamadık ya, bırak Nobel ellerin olsun
Asya’nın bozkırlarında ordular düşüyor peşime Yığılıp kalmışım bu Anadolu toprağına Sitare Adam akıllı yorulmuşum Ellerin böyle olmamalıydı Ellerine acıyorum Ve kim bilir kaç zamandan beridir kalbimi öğütlüyorum Durup durup ıssız yerlerde “güçlü ol ey kalbim, güçlü ol Daha çok işimiz var” diyorum Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum Gözlerin mi daha sıcak gülüyor Yoksa dudakların mı anlayamıyorum
Ellerin derdini derd etmedesin kendine sen; Güç düşer böyle geçen kırk yıla bir neş’e yılı… Ömrünün zehrini zindanda da zevketmeye bak; Günler, aylar, seneler nerde? Nefesler sayılı!
Sayfa 154
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.