başka dilde aşk ile tanıdığım ve artık ne yazsa okuyacağım yazar... diğer kitaba göre yazarın burada kendini geliştirdiğini düşünüyorum, iyi kurgulanmış ve çok güzel yazılmıştı. kitaba dâir hiçbir şey bilmeden okumak hoşuma gittiğinden bu kitap için bir beklentiye girmemiştim belki de bu yüzden böylesine çok sevdim, büyük beklentiyle başlanılırsa
Ölüm korkusu (kaygısı), ölümü hatırlatan yaşanmış anılardan oluşan on terapi öyküsü.
Kendisi de psikanalist olan yazar hastalarının durumunu zekice analiz ediyor.
Öykülerdeki ortak varoluşsal temalı konuların işlenmesi, hayatımızı sorgulamamızı, sağlıklı yaşam sürmenin değerini bize bir kez daha hatırlatıyor.
Hikayeler genel anlamda sürükleyici. Rahatsız olduğum tek yönü, bazı bölümlerde hastaların yazarın diğer kitaplarından sürekli bahsetmesi, kitaplarını beğendiklerini sık sık belirtmeleri ve terapi randevusu almalarına vesile olmasından bahsetmeleri yazarın diğer kitaplarının reklamını yapıyor gibi geldi bana.
Burada yazar, hastalığın teşhisinde geleneksel sınıflandırmanın yani basmakalıp psikoterapi tekniklerinin uygulanmasından ziyade terapi ilişkisinin önemine dikkat çekiyor. Yazar, öğretim programlarında bu gerçeğe önem ve ağırlık verilmemesinden şikayetçi.
Terapi öyküleri gerçek olmakla birlikte, tek bir hikaye dışında (bölüm 8-Ellie) farklı isimler kullanmış ve yer yer kurgusal anlatıma başvurmuş.
Kendiniz veya çevrenizdeki insanların hayatlarından izler yakaladığınızda, bu kitap sizin için daha anlamlı ve özel olacaktır.
Hayatı sağlıklı ve dolu dolu yaşamanız ümidiyle...
> Evet, sihirli parmaklar yavaş yavaş kendine geliyor ve geldik gene okumuş, bitirmiş olduğum güzel bir kitabın incelemesine daha. Çaylar, kahveler hazır mı? Konumuz gene bir hayli uzun ve bu sefer Carl Sagan ile birlikte, uzayın engin derinliklerine ve sonuz çıkmazına doğru yol alacağız. Bu aralar ufak tefek hadiseler yüzünden canım sıkkın
"Minnettarlık bir yara bandı değildir, Ellie. Deneyimlemek için hâlâ hislerine ihtiyacın var. Minnet bunu daha dayanılır kılan şeydir. Bazen günü atlatmanı sağlayan şey budur, bazen de sadece ânı geçirmen yardımcı olur, hepsi bu."
Herkese merhaba, sabahın ilk ışıklarıyla uyananlara, gece boyunca gözüne uyku girmeyip şu anda mışıl mışıl uyuyanlara, herkese. Öncelikle başka bir etkinliğin altında bu etkinliğe (#30096680) katılmamı sağlayarak ilk defa Stephan King ve ilk defa korku-gerilim türünde bir kitap okumama sebebiyet verdiği için Hakan'a
Selçuk Uygur çevirisi ve Eddie Jaku adında bir Auschwitz mahkûmunu ve anılarını anlatıyor. Bir kişiye, tek bir insana anlatır gibi yazıyor anılarını..
Asıl adıyla Abraham Salomon Jakubowicz, 1920 yılında Almanya/Leipzig’de doğar. O bir Alman Yahudisi olarak ülkesiyle iftihar ediyordu, dünyanın en aydınlanmış, en kültürlü ve en eğitimli