Arkadaşlarımı şuh ve çapkın sözcükleriyle vasıflandırdığım için onlar rezil kimselerden sanılmasın. Aksine güzel tahsil görmüş, vicdanlı ve namuslu gençlerdi. Ancak eğlenceye düşkün, sefahat ve zevk perisine tabiydiler. Bu da ruh hallerinin gereğiydi. Çünkü arkadaşlarım umursamazlık yolunun yolcusuydu. Bunların bir kısmı uzmanlaştığı ilimle, fenle ve göreviyle meşgul olur, sonla ve hikmet denilen varlık muammasıyla ilgilenmezdi. Bazıları ise din duygusundan adeta soyutlanmıştı; dine, hikmete efsane kalıntısı gözüyle bakıyordu. Garip kanaat! Ben bunlara imrenirdim. Cidden garip kanaat! Bir kısmı ise Ramazan kandillerini görün- ce Müslüman olduğunu hatırlayan Müslümanlardandı. Kandiller yandı mı, ellerine tespihlerini alır, dinlememek ve hiçbir şey anlamamak şartıyla camileri dolaşarak Kuran ve vaaz dinler, ikindi vakti kalkmak şartıyla oruç bile tutarlardı. Oruç tuttuğu halde namaz kılmaya lüzum görmeyenleri de vardı. Uzun bir namaz olan teravihe hiçbiri yanaşmazdı. Ramazan bitti mi bunların din duygusu da elveda eder giderdi. Mevsim elbisesi giyme kabilinden olan bu tür dindarlığa ben her yıl şaşardım.
Kutsal bir emanet oldun, evliya mertebesine de erişeceksin. Hiç fena olmaz, hergele bir evliya! Biliyor musun, Simone de Beavoir seninle aynı gün öldü; bunun Sartre'ın bir numarası olduğu söylenemez. Beckett de öldü. Elveda!
"Artık hayatı bırakmak, ölüme sığınmak gerekiyor. Bunun ne denlerini, şimdi, şu satırları yazarken tamamiyle açıklıyabilecek durumda değilim. Kafama üşüşen karanlık düşünceler arasında bunaldım. Kurtuluşu ölümde arayacağın. Aşk. .. Ölüm ... Ve mil liyetime dokunan yaralar... Bu akıl almaz yenilgi... Bir subay ar kadaşla aramızda geçen dünkü konuşma, daha başka nedenler, aylardır olgunlaşan bu ölüm kararım, apansız kolaylaştırdı. Bakı nız 'kolaylaştırdı' diyorum. Çünkü bu benim için yeni bir fi kir değildi. Zavallı Türkler düşman çizmelerinin altına düştükten sonra yaşamak bana önce zor gelmeğe başlamıştı. Sonra imkan sızlaştı. Arkadaşım, savaşta gösterdiğimiz atılganlığın, ölümü hi çe saymamızın aptallık olduğunu delilleriyle saydı döktü. Hiçbir yararlı ödev yapmadan ölüme teslim olduğum için sizden utanı yorum. Yaşamayı göze alan silah arkadaşlarımın benden daha güçlü olmalarını Tanndan dilerim. Ben daha fazla dayanamadım.
Allah size de büyük işler görmeyi nasip etsin! Ruhum Türklerin mutluluğuna elbette katılacaktır. Fakat bunu bekleyip gözümle görmeye gücüm yetmedi. Çok acı çekiyorum. Bu ölüm kararma adım adım nasıl sürüklendiğimi ilişik defterde okuyacaksınız.
Karmakarışık, kırık dökük yazdım. Siz anlarsınız. Beni bağışlayın aziz komutanım, elveda! Bahtsız yaveriniz Üstteğmen: M. Ali."
ASLI GENÇ GÜRIŞIK - SENDEN İBARET
Herkese selamlar
Nasılsınız, neler yapıyorsunuz?
Neler okuyorsunuz?
Bugün sizlere sadece birkaç saat içinde okuyabileceğiniz bir kitap ile geldim
Damatlık satan bir mağazada işe başlayan Nefise, bir gün alışveriş için gelen müşterinin eski sevgilisi olabileceğine hiç ihtimal vermemişti. Göz göze
"Gider oldum bu ellerden/
Dosta düşmana elveda/
Dolandığım sahralardan/
Dağa dumana elveda//
Yitirdim gül yüzlü mahı/
Beni harap etti ahı/
Gayrı istemem cerrahı/
Derde dermana elveda//
Yaşa dünya halkı yaşa/
Daha neler gelir başa/
Kul Ahmet'im baştanbaşa/
Bütün cihana el veda."
Şiirler doğacak kıvamda yine
duygular yeniden yağacak kıvamda.
ve yürek,
imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Adnan YÜCEL