Hikaye Anlatıcılar
Sümer tanrılarını günümüzün markalaşmış şirketlerine nasıl benzettiysek firavunları da modern zamanın Elvis Presley,Madonna ya da Justin Bieber gibi markalaşmış isimlerine benzetebiliriz. Tıpkı Firavunlar gibi Elvis'in biyolojik bedeninin de biyolojik ihtiyaçları, arzuları ve duyguları vardı. Elvis de yiyor, içiyor ve uyuyordu. Ancak Elvis biyolojik bir bedenden çok daha fazlasıydı. Yine tıpkı Firavun gibi Elvis bir hikaye, bir mit, bir markaydı ve markası biyolojik bir bedenden çok daha kıymetliydi.Elvis hayatı boyunca onun alametiferikası plaklardan, biletlerden, posterlerden, telif haklarından milyonlarca dolar kazandı.Elvis bunlar için aslında oldukça az emek sarf ederken temsilciler, avukatlar, yapımcılar, ve sekreterlerden oluşan küçük bir ordu durmaksızın çalışırdı. Sonuçta Elvis'in bedeni öldüğünde marka için işler olağan hızıyla yürümeye devam etti. Bugün bile hayranları Kral'ın poster ve albümlerini satın alıyor, radyolar telif ödüyor,her yıl yarım milyon hayranı Graceland'deki mezarına, Kral'ın Memphis, Tennessee'deki nekropolüne ibadet eder gibi gitmeye devam ediyor.
Sayfa 168 - Kolektif KitapKitabı okudu
“Ama doğru! İnsan kendini ölüme programlar. Daha ilk soluğumuzu alırken, son soluğu beklemesini öğretirler bize. Eğer insanı başka şey öldürmezse, bu telkin yeter öldürmeye. Bir gün istatistiklere bak da, anne ve babalarının öldüğü yaşta ölen ne kadar çok insan var, gör. Kendilerine model olarak anneyi mi, babayı mı alıyorlar, ona göre değişiyor; Elvis Presley yalnız annesinin öldüğü yaşta ölmekle kalmadı, yılın aynı gününde öldü üstelik. Vücut, zihnin uşağıdır. Eğer vücudumuza durmadan, yetmiş ikiye vardığımızda nalları dikeceğimizi söylersek, yetmiş ikiye varınca gerçekten dikeriz nalları."
Reklam
Elvis presley
"Büyük olmak yanlış anlaşılmaktır ."
Markalar yeni icat edilmedi.Elvis Presley gibi,firavunlar da yaşayan bir organizmalardan çok bir markaydı.Simgelediği şeyler, milyonlarcası için dünyevi varlığının çok daha ötesinde anlamlara sahipti ve ölümünden sonra bile ona tapmaya devam ettiler.
Sayfa 169Kitabı okudu
Karaca ve arkadaşları, 1963’e doğru DİNAMİTLER adı ile sahne almaya başlamışlardı. Çoğunlukla Elvis Presley ve dönemin diğer rock’n roll müzisyenlerine ait parçaları yorumlayan Dinamitler’in repertuarında “I Who Have Nothing”, “King Creole”, “What Did I Say?” gibi günün popüler parçaları vardı.
Sayfa 16 - Ada Müzik
1965’in Kasım’ında Antakya 121. Jandarma Er Eğitim Alayı’nda askerlik hizmetini yerine getirmek üzere yola çıktı. “Daha önce benim Anadolu hakkında okul kitaplarından başka bir malumatım yoktu” diyor Karaca. “İlkokul hayat bilgisi kitaplarından bildiğimiz şırıl şırıl dereler, koyunları meler, ah beni şirin köyüm, orda bir köy var uzakta türü şeyler vardı kafamda” Ama gerek yolculuk esnasında gerekse askerliğinde durumun hiç de öyle olmadığını görmüş Karaca: “Anadolu’nun anlatılanlarla, yeşillikler içinde minarelerle mutlu insanlarla bezeli olmadığın gördüm. Ama bir yandan da fena halde İstanbul özlemiyle doluyum, Üç günlük evliyken askere gitmişim, eşimi düşünüyorum, anamı düşünüyorum, babamı düşünüyorum. Evimiz Bakırköy’de deniz kenarında orayı düşünüyorum. Tarifsiz kederler içindeyim.” İşte Karaca’nın kendi toplumunun kimliğiyle tanışması bu günlerde gerçekleşti: “Bir de baktım, orda askerliğini yapan birisi saz çalıyor. Ben düne kadar ‘ne garip, ilkel bir müzik’ diye düşünürken, bir de baktım ki benim o anda içinde bulunduğum hissiyatı o müzik canlandırıyor, o müzik dile getiriyor, anlatıyor, hiçbir Elvis Presley şarkısı o duyguyu anlatamaz. mümkün değil!”
Sayfa 18 - Ada Müzik
Reklam
127 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.