“1922’den itibaren resmi olarak kutlamaya baştan 8 Mart emekçi kadınlar günü 1977 de Birleşmiş milletlerin cümlede emekçi sıfatını çıkarması artık pek çok kadın kimse için sadece Dünya kadınlar günü olarak bilinecek de emek ve ekmekte yok sayılacak ve direnişten bir gül kalacaktı geriye”
8 Mart 1857 tarihinde New York’ta bulunan bir dokuma fabrikasında 40 bin işçi 16 saatlik iş günlerinin 10 saate indirilmesi ve ücretlerin iyileştirilmesi için bir greve başlar. Kadınların örgütlediği bu grev o güne kadar kadınların başlattığı en büyük eylem olur,grevi bastırmak isteyen polis müdahale gerçekleştirir ama 129 işçi fabrikada yanarak can verir aynı sene doğan Alman Siyasetçi Clara Zetkinin yoğun çabalarıyla 8 Mart tarihi kadınların seçme seçilme hakkı elde etmesi kadın erkek eşitliğini getirmesi gibi sebeplerle Dünya Emekçi Kadınlar Günü kabul edilir ve ilk kadınlar günü 1911 tarihinde gerçekleştirilir.
Grevle kadınlar gününün ne ilgisi var?
O grev esnasında New York polisi, işçileri fabrikaya kilitleyip fabrikanın önüne de barikatlar kurmuş. Fabrikada bir yangın çıkmış ve çoğu kadın, birçok işçi fabrikada yaşamını yitirmiş. Bu olaydan 53 sene sonra, 1910 tarihinde Clara Zetkin 8 Martın Dünya Emekçi Kadınlar olarak anılması önerisini getirmiş ve bu öneri kabul edilmiş. Ancak 1977 yılında Birleşmiş Milletlerin 8 Martın Kadınlar Günü günü olarak kutlanmasını kabul edene kadar 8 Martın Kadınlar Günü olarak kutlanması yasakmış.
Kadınları sevmediğimden değil. Onları en az dergilerden çıkan posterler, porno kaset veya porno siteleri kadar çok seviyorum ve inanın bir sekskolik için bu, kucak dolusu sevgi anlamına gelir.
Cicero'nun çağdaşı Yunan ozan Antiparos, tahıl ögütecek su değirmeninin icadına, köle kadınları özgürlüğe kavuşturacağı ve altın çağa geri dönülmesini sağlayacağı beklentisiyle şöyle övgüler düzüyordu:
"Değirmen taşını döndüren kollarınızı esirgeyin, ey değirmenci kadınlar, ve uyuyun huzurla! Horoz nafile ötsün gün doğdu diye! Demeter
Ve baktı öyle kalbiyle kadın.
Sustu simsiyah gökyüzü, düştü aklına adamın gece gibi sisli şehir, keşke dedi az önce ki geçmişe dalarak. Zaman dedi adam ama dinlemedi kadın ve öyle bir an ki, kesti sözleri gırtlaktan kadın. Ufukta batan güneşin denize bıraktıklarıyla kaldı adam yalnız ve düşünceli. Kadın neden diye sordu adama, elleri titredi
8 Mart 1857’de, New York’ta 40.000 dokuma işçisi bir tekstil fabrikasında greve gidip kendilerini fabrikaya kilitlediler. Polis fabrikaya saldırdı. Yangın çıktı. 129 kadın işçi yanarak can verdi.