Niye bu kadar değiştim? Niye bir- iki sözcük beni böyle zıvanadan çıkarıyor? Ah, bir kez şu karşı tepelerdeki fundalıklarda olsam, biliyorum, yine eskisi gibi olacağım...
Bir solukta okuyabildiğim nadir klasiklerden sanırım. Dili mükemmel, kurgusu mükemmel. Karakterlere gelirsek onlar mükemmelin tam zıttı durumdalar. Zaafları olan hatta biraz da hastalıklı. Kitabı muhteşem yapan da bu sanırım. Ne kadar hastalıklı olursa olsun, hatta ne kadar hastalıklı olursa o kadar çok büyüyor sanırım 'aşk' denen duygu. Zayıf, şımarık, hırslı, hatta düpedüz kötü insanlar, belki de tarihe geçecek masalsı aşkların daha çok hakkını veriyorlar.
Bay Earnshaw,çocuklarının şakalarından anlamazdı.Onlara karşı daima çok sert, çok ciddi davranırdı.Catherine ise babasının hastalık zamanında,öncekinden çok daha öfkeli,sabırsız olmasına bir türlü akıl erdiremiyordu.Babasının öfkeli bağırmaları; çocuğun ,onu daha fazla kızdırmak istemesine yol açar,Cathy,bundan bambaşka bir zevk duyardı. Hepimizin birden ona çatması kadar hoşuna giden birşey de yoktu diyebilirim. Korkusuz bakışlarıyla hepimize meydan okur, cevap yetiştirirdi;Joseph'in geri kafalıca lanetlemelerini alaya alır,bana tuzaklar kurar,babasının en çok nefret ettiği şeyi yapmaktan çekinmezdi:Bu da onun kendi insafsızlığının Heathcliff üzerinde,babasının yufka yürekliliğinden daha büyük bir etki yarattığına adamcağızı inandırmaktı.Aslında onun insafsızlığı yapmacıktı ama babası bunun doğruluğuna inanmıştı.Oğlanın her istediğini derhal yerine getirdiğini,babasınınkileri ancak canı isterse yaptığını ispatlamaya bakardı.Bütün gün akla gelen her kötülüğü yaptıktan sonra bazı geceler,kendini bağışlatmak için uysal bir tavırla sokulurdu.İhtiyar adam o zaman,''Yo, Cathy...'' derdi,''seni sevemem;sen ağabeyinden de betersin.Hadi yavrum,git dua et de Tanrı seni bağışlasın. Galiba annenle ben,seni dünyaya getirdiğimize pişman olacağız.''