Peki ama, siz insan çıkarının yalnızca doğal, olumlu konularda, yani tek sözcükle refahta, olduğuna niçin bu kadar eminsiniz, niçin ciddi olarak inanıyorsunuz? Aklın çıkarla ilgili konularda aldandığı olmuyor mu? İnsan refahtan başka şeyi de sevemez mi? Belki ıstıraptan da aynı derecede hoşlanıyordur? Hatta ıstırabın saadet kadar faydalı olması da mümkündür, insanin sırasında acıyı ihtirasa varan derecede sevdiği bir gerçektir. Bunu anlamak için dünya tarihine başvurmaya lüzum yok, hayatın ne olduğunu bilen bir insansanız kendi kendinize danışın, yeter.
"peki ama, siz insan çıkarının yalnızca doğal, olumlu konularda, yani tek sözcükle refahta, olduğuna niçin bu kadar eminsiniz, niçin ciddi olarak inanıyorsunuz? aklın çıkarla ilgili konularda aldandığı olmuyor mu? insan refahtan başka şeyi de sevemez mi? belki ıstıraptan da aynı derecede hoşlanıyordur? hatta ıstırabın saadet kadar faydalı olması da mümkündür, insanın sırasında acıyı ihtirasa varan derecede sevdiği bir gerçektir."
Sayfa 37 - kültür yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Peki ama, siz insan çıkarının yalnızca doğal, olumlu konularda, yani tek sözcükle refahta, olduğuna niçin bu kadar eminsiniz, niçin ciddi olarak inanıyorsunuz? Aklın çıkarla ilgili konularda aldandığı olmuyor mu? İnsan refahtan başka şeyi de sevemez mi? Belki ıstıraptan da aynı derecede hoşlanıyordur.
Size bir sorum olacak: Sahip olduğunuz kimliğiniz ile ilgili şüpheniz var mı? Kendinizden ne kadar eminsiniz?
Peki ama, siz insan çıkarının yalnızca doğal, olumlu konularda, yani tek sözcükle refahta, olduğuna niçin bu kadar eminsiniz, niçin ciddi olarak inanıyorsunuz? Aklın çıkarla ilgili konularda aldandığı olmuyor mu? İnsan refahtan başka şeyi de sevemez mi? Belki ıstıraptan da aynı derecede hoşlanıyordur? Hatta ıstırabın saadet kadar faydalı olması da mümkündür, insanın sırasında acıyı ihtirasa varan derecede sevdiği bir gerçektir. Bunu anlamak için dünya tarihine başvurmaya lüzum yok, hayatın ne olduğunu bilen bir insansanız kendi kendinize danışın, yeter.
İnsanoğlunun acıdan beslendiğinin kanıtı gibi metin.
Peki ama, siz insan çıkarının yalnızca doğal, olumlu konularda, yani tek sözcükle refahta, olduğuna niçin bu kadar eminsiniz, niçin ciddi olarak inanıyorsunuz? Aklın çıkarla ilgili konularda aldandığı olmuyor mu? İnsan refahtan başka şeyi de sevemez mi? Belki ıstıraptan da aynı derecede hoşlanıyordur? Hatta ıstırabın saadet kadar faydalı olması da mümkündür, insanın sırasında acıyı ihtirasa varan derecede sevdiği bir gerçektir. Bunu anlamak için dünya tarihine başvurmaya lüzum yok, hayatın ne olduğunu bilen bir insansanız kendinize danışın, yeter.
Reklam
Neden kimse karakterini mesele edinmiyor? Biri düşünmeden bir cümle söyleyiveriyor, ben günlerce perişan oluyorum. Sorsan farkında bile değildir. İnsan olmak emek ister kardeşim. Çaba ister. İnsanlar kendilerine bir şahsiyet inşa etmek için gerçekten çaba gösteriyorlar mı? Yoksa ezberlerini tekrarlayıp duruyorlar mı? Niye kimse kendisiyle ilgilenmiyor? Herkes kendinden nasıl bu kadar emin? Ulan ben kendimi adam edebilmek için ne terler döküyorum gene de adam olamıyorum; siz ne kolay adam olmuşsunuz öyle yahu! Nasıl da eminsiniz yolunuzun doğruluğundan! Nasıl da eminsiniz üslubunuzun sıhhatinden! Hiç sorguya çekmez misiniz kendinizi? Hiç şüphe etmez misiniz halinizden? Hiç endişelenmez misiniz, acaba yanlış bir yolda mıyım diye? Münafıkların listesi açıklandığında "Benim de adım var mıydı?" diyen Hz. Ömer'in endişesi, nasıl bir endişedir o halde?
"Öyle mi oluyormuş hikâyelerde? O çaldığınız kitapları okumadığınız belli. Zaten korsana sattığınızı fark ettiğimde kovmalıydım sizi." "Benim hikâyem de böyle, işinize gelirse. Hikâye kahramanı değil miyim? Benim hikâyem burada, bu depoda, bu kitapların arasında..." İnsanları anlamıyorum. Neden bu kadar ısrar ettiklerini anlamıyorum. Geçenlerde bir genç kız ağlayarak dizlerime kapandı, yalvarmaya başladı. Beni beklemekten sıkıldığını, bu sonsuz bekleyişin onu bitirdiğini, çürüttüğü söyledi. Kızı hayatımda ilk kez görüyordum. Zavallıya anlatmaya çalıştım. Dinlemedi bile. Takmıştı bir kere... Komik mi anlattıklarım? Bence hiç değil. Siz de inanmıyorsunuz, değil mi? Benim bir hikayenin içinde olduğumdan eminsiniz. Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Her şeyi doğru ve eksiksiz biçimde hatırlayabiliyor musunuz? Çevrenizdeki her şeyin gerçek olduğundan emin misiniz? Bakın: İşte örnek arıyorsanız, karşınızda duruyor. Ben... Size bunları anlatıyorum. Benim gerçek olmadığımı düşünüyorsunuz. Siz ise gerçeklerin dünyasındasınız, öyle mi? Peki, sizin o gerçekler dünyasında nasıl oluyor da benim gibi gerçekdışı, kurmaca biriyle karşılaşabiliyorsunuz? Sizin gerçekler dünyasına, kim bilir benim gibi ne hayal ürünü şeyler karışmıştır! Yok, ama siz her şeyin en doğrusunu bildiğinizi düşünüyorsunuz. Hayır, yanılıyorsunuz ve beni de yanıltamayacaksınız: Adım Fırat. Fırat Saner. Basın sitesinde oturuyorum. Depo sorumlusuyum. Bekârım. Otuz üç yaşındayım. Bir süre önce insanlar, gerçek olmadığımı söylemeye başladılar. Yüzüme karşı. Hayatın hikâye, diyorlar. Onlara inanmıyorum.
Sayfa 44 - Can Yayınları (Hayatım Yalan)Kitabı okudu
Peki ama, siz insan çıkarının yalnızca doğal, olumlu konularda, yani tek sözcükle refahta, olduğuna niçin bu kadar eminsiniz, niçin ciddi olarak inanıyorsunuz? Aklın çıkarla ilgili konularda aldandığı olmuyor mu? İnsan refahtan başka şeyi sevemez mi? Belki ıstıraptan da aynı derecede hoşlanıyordur?
Maskaralık mahkemelerinde görev alan avukatlar, katliamı işleyen İsrailli askerlere şu soruları sordu: -Geçmişte bu ülkedeki hayatınız boyunca Arapların düşmanlarınız olduğu duygusunu yaşadığınız doğru mu? -Evet. -Aynı duyguyu İsrail'de ve İsrail'in dışında yaşayan Araplara karşı da beslediğiniz doğru mu? -Evet, hiç fark etmeksizin
Reklam
Vicdan
Acaba vicdan kendi kendisine yetebilen mutlak bir şey olabilir mi? Yalnız olsak, belki evet. Ama canlarım benim, o zaman da vicdan olmazdı. Maalesef ben varım ve sizler de varsınız. Maalesef. O halde söylemek istediğiniz, sizin bir vicdanınız olduğu ve onun da size yettiğini mi? Başkaları sizin hakkınızda ne düşünürse düşünsün, keyiflerine göre
Kefr Kasım katliamının gerçekleştiği gün bir anma günü olmadığı gibi, nisyanın her şeyin üstünün kapatıla­bileceği yeni bir merhale de değildir. Kefr Kasım bir nefretin tarihidir. Herzel’in, Tevrat’ın içinden doğunun yüzüne karşı kılıç çektiğinden bu yana süregelen bir tarihtir. Herkes tarafından unutulmuş, yerle bir edilen köyün sakinleri,
Sayfa 73 - Mahmud Derviş, Gazze İçin Sessizlik: Alışılagelmiş Hüznün Günlüğü, Özgür Yayınları, 1. Baskı, Mayıs 2009, s: 73-75(Yazılış Tarihi: 1973)Kitabı okudu
Peki ama, siz insan çıkarının yalnızca doğal, olumlu konularda, yani tek sözcükle refahta, olduğuna niçin bu kadar eminsiniz, niçin ciddi olarak inanıyorsunuz? Aklın çıkarla ilgili konularda aldandığı olmuyor mu? İnsan refahtan başka şeyi de sevemez mi? Belki ıstıraptan da aynı derecede hoşlanıyordur? Hatta ıstırabın saadet kadar faydalı olması da mümkündür, insanın sırasında acıyı ihtirasa varan derecede sevdiği bir gerçektir.
Yeraltı - 9Kitabı okudu
"Kısacası, yalnızca refahın insan için yararlı olduğuna bu kadar kesin, böylesine ciddi ve kararlı bir biçimde eminsiniz? Çıkarlar konusunda akıl yanılamaz mı? Hem, belki de, insanın sevdiği yalnızca refah değildir, olamaz mı? Belki de, aynı derecede acıyı da seviyordur? Belki, acı da refah kadar çıkarına uyuyordur? İnsanoğlu bazen acıyı da
Sayfa 49 - Koridor YayınlarıKitabı okudu
Narsist
Acabalar oluşturur narsist hep. Bunu öyle ustalıkla yapar ki. İşte manipüle dediğimiz olay. Sizi suçlu, yetersiz, değersiz, eksik hissettirerek bunu gerçekleştirir. Ondan uzaklastiginizda ben kendimi neden öyle zavallı hissetmişim dersiniz. Diğer insanların yanında kendinizi rahat, özgüvenli, onaylanmış hissedersiniz. Onun yanında Özgüveniniz
164 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.