Bir eserin daha sonuna geldik. Bu sefer de mutlu olmanın yollarını aradık, püf noktalarını. En başta 'Mutlu Olma' nın bir sanat olduğunu öğrendik. Şu anda kahvemi yudumlarayak, yüzümde bir tebessüm ile kapağını da çok beğendiğim bu eser üzerine nacizane değerlendirmemi paylaşacağım sizinle.
Her zamanki gibi öncelikle ilk defa bir kitabını
“İz sürmezseniz, iz bırakamazsınız.”
Şu garip dünyaya geldik, gidiyoruz.
Doğduğumuz günden uzaklaşıyor, ölüme daha da yaklaşıyoruz.
Ölüm hakikatini insan düşündükçe bir şeyler yapması gerektiğinin de farkına varıyor. Bu uyanış ile şu iki hakikat bize gülümsüyor.
1. Ahiretine yatırım yap!
“Ey iman edenler! Allah'a itaatsizlikten sakının.
Ehmedê Xanî (1651-1707) 17. Yüzyılda yaşamış Kürt edebiyatçı, şair, tarihçi ve islam âlimi. Arapça, farsça, osmanlıca ve kürtçe dillerine hakim olan Xani'nin Mem ile Zin mesnevisi, islam dünyasındaki mesnevi geleneği açısından bakıldığında son derece önemli özellikler göstermektedir. Kürtler arasında yaşayan "Memê Alan" destanını temel
10 Mart 2018
“…Bırak bu kitap çarpsın okuyanını. Sarsılsın ve kendilerine uzun zaman gelemesinler. Okuyanlar, “Dayanamıyorum okumaya, şüpheci biri oldum çıktım, bu nasıl iş anlamadım!” diyor. Her yerlerine şüphe bulaşsın bırak! Uykuları kaçsın, rahatsız olsun, yaşantılarından keyif alamasınlar bir süre…” diyor. “Kardeşini Doğurmak” kitabının
Kalbin sayısız askeri olduğu gibi yine sayısız düşmanı da vardır. Bu askerlerin ve düşmanların bir kısmı gözle, diğer kısmı ise basiretle görülmektedir. İnsan vücudu muazzam bir şehre benzer. Kişinin uzuvları o şehrin sanat erbabıdır. İnsanın şehvetleri maliye müdürüyken, gazabı ise emniyet müdürüdür. Şehrin padişahı kalp ve kalbin veziri ise akıldır. İnsanın şehvetlerini simgeleyen maliye müdürü rüşvet düşkünü ve kötü ahlâklıdır. Vezir ne emir verirse onun tersini yapmak ister. Gazabı simgeleyen emniyet müdürü ise gayet hiddetli, sert ve edepsizdir. Sürekli asmak, yıkmak, kavga çıkartmak ve kalp kırmak ister. Burada bütün iş, padişah olan kalbe düşmektedir. Kalbin azığı ise ilim ve irfandır. Kişi salih ameller işleyerek kalbini ilim ve irfanla besler ve son derece kuvvetli hale gelir. Padişah olan kalp, vezir olan akılla sürekli istişare etmeli, şehvet ve gazabın kendi başına iş yapmasını engelleyecek kararlar ve tedbirler almalıdır. Ayrıca gazap ve şehvetin düşüncelerine kıymet vermemeli ve onun her hareketinin peşine veziri olan aklı takmalıdır. İşte kalp bu şekilde beden ülkesini yönetirse memleket mamur olur. Fakat tam tersi olup kalp ve akıl şehvetle gazaba yenik düşer ve onlara uyarsa memleket viran olur ve insan adi bir hale düşer. Bu bağlamda gazap ve şehvet, kalbin ülkesini elinden almaya çalışan düşman ülkelere de benzer. Ama kalp, ülkesinin sınırlarında sürekli asker barındırmalıdır. Unutmamalı ki kalbin en büyük ordusu ilim, hikmet ve tefekkürdür. Bu ordudan her türlü yararlanmak kalbin hakkıdır.