Aslında Nietzsche, resmi felsefenin soyut maneviyatçılığını ve küçük burjuva ahlakını bir kenara bırakır. Onun bilgi kuramı ve ahlakı, felsefi maddeciliğe taviz vermeksizin vücudun haklarını öne çıkarır ve savunur. Ancak, maddeden yoksun bir vücudun felsefedeki anlamı ancak mitsel olabilir. Biyolojinin böylesine özel bir biçimde vurgulanması ve psikolojinin de bu biyoloji üzerinden temellendirilmesi Nietzsche'de bir toplum görüşüne varır. Bu görüş insanlığın evrimi üzerine mitsel bir perspektifle, emperyalizmin kabulüyle, yeni bir aristokrasinin yaratılmasıyla ve yerine kendi biyolojik mitini koyarak sosyalizmin reddiyle tamamlanmış, hatta taçlandırılmıştır. Böylece ırkçılığın bütün felsefi temelleri hazırlanmış bulunuyordu.
Emperyalist dönem düşüncesinin genel gelişim çizgisi üzerinde Nietzsche'nin belirleyici bir etkisi olduğunu asla görmezden gelemeyiz, hatta onun mitleştirmenin ana örneğini yarattığını bile söyleyebiliriz. Bu mitlerin belli başlı konuları üzerinde uzun uzadıya durmak istememekle birlikte Nietzsche'de vücut ve tenin oynadığı role işaret etmek zorundayız. Aslında Nietzsche, resmî felsefenin soyut maneviyatçılığını ve küçük burjuva ahlakını bir kenara bırakır. Onun bilgi kuramı ve ahlakı, felsefi maddeciliğe taviz vermeksizin vücudun haklarını öne çıkarır ve savunur. Ancak, maddeden yoksun bir vücudun felsefedeki anlamı ancak mitsel olabilir. Biyolojinin böylesine özel bir biçimde vurgulanması ve psikolojinin de bu biyoloji üzerinden temellendirilmesi Nietzsche'de bir toplum görüşüne varır. Bu görüş insanlığın evrimi üzerine mitsel bir perspektifle, emperyalizmin kabulüyle, yeni bir aristokrasinin yaratılmasıyla ve yerine kendi biyolojik mitini koyarak sosyalizmin reddiyle tamamlanmış, hatta taçlandırılmıştır. Böylece irkçılığın bütün felsefi temelleri hazırlanmış bulunuyordu.
Reklam
Aslında Nietzsche, resmi felsefenin soyut maneviyatçılığını ve küçük burjuva ahlakını bir kenara bırakır. Onun bilgi kuramı ve ahlakı, felsefi maddeciliğe taviz vermeksizin vücudun haklarını öne çıkarır ve savunur. Ancak, maddeden yoksun bir vücudun felsefedeki anlamı ancak mitsel olabilir. Biyolojinin böylesine özel bir biçimde vurgulanması ve psikolojinin de bu biyoloji üzerinden temellendirilmesi Nietzsche'de bir toplum görüşüne varır. Bu görüş insanlığın evrimi üzerine mitsel bir perspektifle, emperyalizmin kabulüyle, yeni bir aristokrasinin yaratılmasıyla ve yerine kendi biyolojik mitini koyarak sosyalizmin reddiyle tamamlanmış, hatta taçlandırılmıştır. Böylece ırkçılığın bütün felsefi temelleri hazırlanmış bulunuyordu.
Sayfa 43
Bu sömürge düzeni nasıl ortaya çıktı? Avrupalı yazarlardan çoğuna sorarsanız, suçlu ya islamiyettir ya da Türklerin göçebeliği ve barbarlığıdır. Asya Üretim Tar­zı taraftarlarının bir kısmı da, tezlerini çok daha ince tah­lillerle destekleseler bile, bu kafileye katılmaktadırlar. Onlar da, kendi iç evrimi ile daha ileri toplum biçimlerine
317 syf.
·
Puan vermedi
·
17 günde okudu
ALO 1919 DIŞA BAĞIMLILIĞI BIRAKMA HATTI!
+ Dışa bağımlı mıyız? - Yok canım! Ne bağımlılığı? Onlar bize bağımlı. Bizimkisi dudak tiryakiliği. Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.                       /Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk Çocuklarınızı Padişahçı değil Milliyetçi yetiştiriniz.                                 /Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk Bu millet
Atatürkçülük Nedir
Atatürkçülük NedirUğur Mumcu · İleri Yayınları · 200343 okunma
Jozef Stalin Marksizm ve Ulusal Sorun ve Sömürgeler Sorunu [J. Stalin'in Le Marxisme et la Question Nationale et Colonialé (Editions Social Internationale, 1937) ve Le Marxisme et la Question Nationale et Colonialé (Editions Sociale, Paris 1949) derleme yapıtından "Marksizm ve Ulusal Sorun ve Sömürgeler Sorunu" adıyla Sol Yayınları
Reklam
3.ULUSLARIN VE ULUSAL DİLLERİN GELECEĞİ
III. ULUSLARIN VE ULUSAL DİLLERİN GELECEĞİ Sosyalizmin dünya ölçüsünde zaferiyle, sosyalizmin bir ülkede zaferi arasında bir eşit işareti koymakla ve sosyalizmin dünya ölçüsünde değil tek bir ülkede zaferi sağlamasıyla, ulusal farkların ve ulusal dillerin ortadan kalkmasının, ulusların birleşerek tek bir ortak dilin oluşmasının mümkün ve
emperyalizmin evrimi
emperyalistin eskisi, bildiğiniz üzere, az gelişmiş ülkeye el koyar, oradaki hammaddeleri ucuz tarafından kapatıp, bunlardan ürettiği mamul maddeleri aynı ülkeye pahalıya satardı. Sonraları, bu tür emperyalistlik eskidi. Mamul madde ihracı yerine sermaye ihracı yeğlenir oldu, hele elektronik devriminden sonra gelişmiş ülkeler, eski ve battal endüstrilerin çevre ülkelerinde kurulmasını özendirmeye bile başladılar, böylelikle modası geçmiş teknolojilerine de pazar bulmuş oluyorlardı. Öte yandan, hammadde ithali yerine, ucuz emek ithalini yeğlemeye yöneldiler, bildiğimiz yabancı işçi kullanmak usulü aldı yürüdü. Yalnız, gözden kaçırılmaması gereken önemli bir nokta var, o da şu: Eski zamanlarda olsun, yeni zamanlarda olsun, emperyalist sistem, denetimi altına aldığı ülkeye izin verdiği kadar gelişme olanağı tanır, ötesi yasaktır.