❀ Daha önemli konular dururken ikinci planda kalan konularda gereksiz ayrıntıya girmek hikmete uygun değildir. Hz. Lokman, oğluna öğüt verirken sırayla iman , ibadetler , ahlak ve adaptan söz etmiştir.✨ •| Diyanet Aylık Dergi / Nisan 2024 Sayı: 400 🌙
❀ ... müminler hilkatte eş ve dinde kardeştir, kardeşin kardeşe vazifesi de birbiri için iyi ve güzeli dilemesi, birinin diğerini kötülükten korumasıdır.۵ •| Diyanet Aylık Dergi / Nisan 2024 Sayı: 400 🌙
Reklam
Hadis-i Şerif
"Nefsimi kudret elinde tutan Zat'a yemin olsun ki, ya emr-i bi'l-maruf, nehy-i ani'l-münker vazifenizi yerine getirerek insanları sürekli iyiliklere sevkeder ve kötülüklerden de sakındırırsınız ya da Cenâb-ı Allah, üzerinize umumî bir belâ gönderiverir. İşte o zaman, yalvarıp yakarsanız da duanız kabul edilmez."
Bugün Emr-i bi l-maruf ve nehy-i ani l-münker yaptın mı?
Sayfa 110 - MGV YayınlarıKitabı okudu
RİSALE-İ NUR SERENCÂMIM - 7
İlahiyata başladığım zaman hayalimde İslâm dinine Nurlar vesilesi ile hizmet için neler yapabilirim düşüncesi vardı. O yıllarda hem okumaya ve yazmaya da ziyade iștiyakım ile yazılar yazıp çeşitli sitelerin editörlerine atarak yayınlamaya başladım. Ve yazıları yazmak için de oturup "Acaba ne yazsam?" diyerek düşünüp kaleme aldıklarım
RİSALE-İ NUR SERENCÂMIM - 4
10. Sınıfta iken haftalık ders programımı elime aldım ve Müzik, Beden Eğitimi, Temel Dini Bilgiler vb çeşitli dersleri -ki doğrudan ana ders olmayanlar- için müdür yardımcısı ile konuştum. O ders saatlerimde derse girmeyip aynı anda başka hangi sınıfların bu gibi dersleri var diye tespit ettim. Müdür yardımcısına da ilettim ve bu derslerde
Reklam
Emr-i bi’l-mâruf ve nehy-i ani’l-münker görevini yerine getirirken karşımızdaki muhatabın konumunu ve durumunu tespit etmemiz son derece önemlidir. Müslüman tıpkı bir doktor gibi olmalıdır. Malumdur ki doktorlar her şeyden önce hastalarının durumunu teşhis ederler. Müslüman da emr-i bi’l-mâruf ve nehy-i ani’l-münker yaparken muhatabının durumunu iyi tespit etmelidir. Çünkü uyarılarımızın hem şekli hem de dozajı bir kimseden başka bir kimseye göre değişiklik arz edebilir ve muhataplarımız bazen cahil, bazen âlim, bazen talebe, bazen evladımız, bazen de eşimiz olabilir. Her birine yapılacak muamele, diğerine yapılacak muameleden farklı ve değişiktir. Örneğin, âlimle konuşurken kullanacağımız ifadeler, elbette cahille konuşurken kullanacağımız ifadelerden farklı olacaktır. Yine eşimizle konuşurken kullanacağımız üslup, çocuğumuzla konuşurken kullanacağımız üsluptan farklı olacaktır. Bu nedenle işe başlamadan önce eğer fayda hâsıl olsun istiyorsak karşımızdaki insanın kim olduğunu, seviyesini, kültürünü ve hatasını tespit etmemiz gerekmektedir. Bunu becerebilirsek Allah’ın izniyle yapacağımız nasihat daha da fazla fayda verecektir.
Sayfa 69 - Neda Yayınları
Hâkimiyet ve kanun koyma Allah'ın hakkıdır. İlah ve rab kim ise, kanun koyan ve kullarının hayatını düzenleyen de o olmalıdır. Bu nedenle bir kimse çıkar da Allah'tan başkalarının da kanun çıkarabileceğini, onların da hükmetme yetkisine sahip olabileceğini, egemenlik ve hükümranlığın Allah'a ait değil de millete ait olması gerektiğini söylerse, bu insan Allah'ı hâkimiyet ve kanun koymada birlememiş, onu tevhid etmemiştir.
“Şüphesiz ki insanlar zâlimi görüp de onun zulmüne engel olmazlarsa,Allah’ın bütün insanları gazaba uğratması pek yakındır.”
İsrâiloğullarının dindeki bozukları şöyle başlamıştır:Bir adam başka birine rastlar ve “Hey arkadaş,Allah’tan kork ve yapmakta olduğun şeyi terk et!Zira o işi yapmak sana helal değildir”derdi.Ertesi gün aynı işi yaparken tekrar o adamla karşılaşır ve onu yaptığı kötülükten yasaklamadığı gibi onunla yiyip içmekten ve birlikte olmaktan da çekinmezdi.Onlar böyle yapınca Allah,onların kalplerini birbirine benzetti.
Reklam
•Babası Ali Efendi cemaatsiz namaz kılmaz, camiye yarım saat mesafedeki tarlada çalışırken de her namaz vaktinde camiye gider, yaz günü cemaat olmasa da namazı camide kılardı. Arabayla gidilecek mesafelere de yaya gider, yol boyu gördüğüne selam verir, emr-i bi'l-maruf nehy-i ani'l-münker yapardı. •Annesi Fâtıma Hanım köyde zühdü ve takvasıyla iştihar etmiş bir İslâm kadınıydı. İneklerini meraya götürürken başkasının bahçesine zarar vermesin diye ağızlarını bağlardı. Olur da bir inek, bir köylünün bahçesinden otladıysa hemen ondan helallik ister, ineğin o akşamki sütünü ona gönderirdi. İmkân nisbetinde infak eder, askere gidenlere harçlık verir, bir iki saat de benim için nöbet tut, sevabını bana hediye et ricasında bulunurdu.
Dinimize göre bir yönetimin meşru sayılabilmesi için dört şart vardır: Adalet, meşveret, liyakat, emr-i bi'l-maruf ve nehy-i ani'l-münker...
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 günde okudu
Neyin gerçekten iyilik neyin gerçekten kötülük olduğu öğrenmek isteyenler için gerçekten güzel yazılmış bir kitap.. Bütün insanlara farzdır "Emr-i Bi'l Mâruf ve Nehy-i Ani'l- Münker"
Emr-i Bi'l-Maruf ve Nehy-i Ani'l-Münker
Emr-i Bi'l-Maruf ve Nehy-i Ani'l-MünkerFaruk Furkan · Neda Yayınları · 201621 okunma
Şirke gelince; şirk sözlükte "ortak olma", "denk tutma", " eşit kabul etme" anlamındadır. Istılahta ise: "Allah'a ait olan özelliklerden her hangi birisini bir başkasına vermek" demektir.
Sayfa 48 - Neda YayınlarıKitabı okudu