Çocuğun gördüğü düştür barış.
Ananın gördüğü düştür barış.
Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış.
Akşam alacasında, gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba
elinde yemiş dolu bir sepet;
ve serinlesin diye su, pencere önüne konmuş toprak bir testi gibi
ter damlalarıyla alnında...
barış budur işte.
Evrenin yüzündeki
**Herkes yalan söylüyorsa en dürüstümüz, "Ben yalancıyım" diyenler mi?
Dürüst olduğunu söyleyenlerden mi korkmalıyız, yoksa yalancı olduğunu söyleyenlerden mi?
"Ben büyünce ne olayım baba" dedi kızım..
"Sen hiç büyüme kızım olur mu?" diyebildim sadece...
"Neden ki büyümek kötü bir şey mi?"
(Sizce de büyümek kötü mü?)
-Dostoyevski
Epilepsi hastası ve bitmek bilmeyen bir kumar tutkunuydu.
-Shakespeare
Yazdıklarından kazandığından daha fazla geliri tefecilik yaparak kazanıyordu
-Balzac
Öldüğünde 51 yaşındaydı ama arkasında onlarca ölümsüz eser bırakmıştı. Günde yaklaşık 50 fincan kahve içtiği söylenen Balzac, kahve yapacak birisi olmadığında kahve çekirdeklerini çiğnerdi.
-Tolstoy
Tolstoy’un 13 çocuğu vardı. 48 yıllık evliliğinin ardından karısına “Benim yaşımdaki insanların sıkça yaptıkları bir şeyi yapıyorum. Son günlerimi tek başıma ve sükunet içinde geçirebilmek için dünyadan vazgeçiyorum,” yazan bir not bırakarak evini terk ettiğinde 82 yaşındaydı. Birkaç gün sonra bir tren istasyonunda donarak öldü.
-Lewis Carroll
Alice Harikalar Diyarında’nın yazarı Lewis Carroll bir matematik dehasıydı. Kelime üretmekte üstüne yoktu. Halen İngilizcede onun uydurduğu onlarca kelime kullanılmaktadır. Kütüphanelerde kitapların daha kolay bulunabilmesi için kitap adını cildin sırtına yazma fikrini hayata geçirdi. Scrabble kelime oyununun ilk örneğini yaptı. En sevdiği ulaşım aracı kendi icat ettiği üç tekerlekli bisikletti.
-Jack London
Tam bir kitap kurduydu. Şahsi kütüphanesinde 15 bin kitap vardı. John Baryelcorn isimli eseri adsız alkolikler birliğinin okuma listesinde yer alır. London beş yaşında içkiye başladı, 40 yaşında öldü. O kadar çok içiyordu ki, bu yüzden başına sayısız kaza geldi. Bir seferinde Oakland Rıhtımı’nda tökezleyerek denize düştü ve kendini San Francisco Körfezi’nde buldu.
-Franz Kafka
Et yemeyi cinayetle bir tutuyordu.
(EDEBİYAT SEVENLERİN BU TÜR BİLGİLERDEN HOŞLANDIĞINI DÜŞÜNEREK PAYLAŞTIM...)