Emre gölgül

Emre gölgül
@emre_glg
Kendi kalemimden ele aldığım yazılarım,sizleri de bekliyorum:) 𝒢ü𝓏𝑒𝓁 𝑔ü𝓃𝓁𝑒𝓇𝒾𝓃 𝓈𝑜𝓃𝓊𝓃 𝒹𝒶.
DKK
14 okur puanı
Haziran 2021 tarihinde katıldı
Bir duysan içimde ki sesi, bir bilsen içimde ki seni... Gülüşen ve şen çocukların bağırışları gibi. Hayaller kurup uzakları düşleyen hayalperestlerden. Sana seni sen gibi. Sende olan kayıp şehirler misali. Uzun bir neşe çığlığı. Bırakıyor sana olan en güzel ictenliği. Güne bakan gökyüzü maviliği gibi, Sonbahar solgunluğu,bahar gibi de neşenin doruğusun.
Reklam
Takip edip,destek olurmusunuz?
Bilinmez bir ışık gibi yeniden kaybolan gülüşü Ebediyen saklı bir sır gibi. tebessüm gibi görünen kahkahaya. Üzgünmüş gibi gelen yarınlardan. lüzumsuz kopan fırtınadan. Güvensiz olan sevdadan. İnanmak olmadan yürünen bugünden Ebediyyen saklı bir sır gibi kalmaktan. Soldurma kalmasın sır gibi gülüşler.
Hesap yeni kendi kalemimden ele aldığım yazılarım var paylaşıyorum sizlerden ricam destek olurmusunuz.:) Gelen takiplere anında geri dönüş yapıyorum,beğenilere de öyle.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Muson" diye kaleme alınan yazının kesiti...
Gökyüzünün maviye bulandığı, hayatın hep muson gibi esen bir fırtınası gibiydi, Hayatlar... Sözlerden kifayetsizlik, Gülüşlerde halsizlik hissedebilen, Sende olmayan bir esarete, Benden gitmeyecek cesarete vurulan insafsıza.
Neydi bu içinden çıkılmaz meseleler? "Neydi bu mavi göğe veya sevgili bir yüze bakmayı zevk olmaktan çıkaran hisler ve üzüntüler..." Sabahattin Ali,Filiz Ali
Reklam
·
Puan vermedi
Neydi bu içinden çıkılmaz meseleler? "Neydi bu mavi göğe veya sevgili bir yüze bakmayı zevk olmaktan çıkaran hisler ve üzüntüler..." Sabahattin Ali,Filiz Ali
Sabahattin Ali
Sabahattin AliSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019111 okunma
Emre gölgül
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Necip Fazıl Kısakürek
Necip Fazıl KısakürekHakkı Karatekeli
9.2/10 · 76 okunma
"Lûtfu İlâhi"
N ilüfer gibi zamansız bir çiçek, akıl almaz bir şiir gibi okumaya kıyılmayan. güneşin sonbahar günü sararıp düşmesine inanılmaz bir gülüşüne, hasret kalan bir düş gibi gözlemek akıl almaz bir şiir gibi yazmak yetmez. nilüfer gibi zamansız bir çiçek lûtfu ilâhi.
"Bir Virane" adlı yazının bir kesiti.
Yüreğim farklı bir nezarathane'de Korku dolu bir karanlıktayım. Unutmaya heyecanlı bir bekleyiş, Kaybolmuş bir hayal doluyken, Şimdi soruyor nasıl bir virâne ki sana? Unutulur son bir çığlıkla...
sen oku ben yazıyorum...
Kalbi ruuz oldu senin için ,Aşkı firûz etme eyleme kalbi ruzi elem ,Aşkı sûfyan varmı şaanı cihanın vec-i canan Aşkı üryan sevme ruzi mahşer olma Aşkı vec-i seyran etme eyleme kalbi ruzi elem ,Aşkı sûfyan ruzi mahşer etme eyleme kalbi ruzi elem .
Reklam
Bak işte gidiyor şanî bilinmeyen gaib. Ne olur ki: Bilmezse şu aciz bir acayip... Uzun ve derin bir sevdanın yok oluşuna mı? Kayıplar uğruna yeniden yaşamak mı? Unutulmayacak bir yürüyüş yapamadan... Unutmadan yok olmadan sevmeyi bilmek mi? Unutup hatırlamaya çalışmak mı uğruna gülşênini.. Yok oluşuna şahitlik edecek birilerine mi? Sana verilen bu cânı misalsizce çizmek mi? Yeniden yeniden ölü posterlere anlatmak mı?
Dalıp giden bir yokluk gibiydi...
Ne kadarda masumuz,boş hayallere dalıp gidiyor ömür dediğimiz yoldan öteye. Ölümün var olduğunu bile,bile unutupda gidiyor kayıplara. Ne de masumuz küçük bir rüzgarın getirdiği serinliğe sessizce kapılıp gidecek kadar masum. Küçük bir adım ile yol başlar, ilk adım seni bekliyor ve ilk adımı atmak için bir umut görünür hadi dersin ilerle adımı atarsın yolun devamı gelir hani küçük bir çocuğun mahalle ortasında bağıra bağıra oyun oynaması olur ya o şekil bağıran bir çocuk içinde kıpır,kıpır yerinde duramayan devam edersin ta ki bir engele takılmayana kadar devam eder. Engellere takıldıkça umudun tükenir,takıldıkça yorulur,takıldıkça sıkılır bir ruh olur bedenin kayıp bir şehir gibi... Her seyden umudun kesildi değil mi? Hayallerin tükendi, Yokluğa gider hüzün dolu bir tekne. ;işte o an şairin dediği gibi yönelirim, varlığın ta kendisine umudun, kapıların en güzeline. Şeh-ri mââl, kâs-rı hââl Varoluş kât-i zehr dolu bir nüsha okunmayı bekler cism-i insan. Arşın zirvesi, Zâi kut-i şen, İşitilen zâti küçük bir urya'dan ibaret Cihân.
Suskun bir gülüştü bizimki sadece. Yorgun bir sevinç mi bilemedim sevgiyi.
SOLGUN ÇOCUK:)
Hava kapalı,küçük bir pencere önünde yolu gözlüyor usulca gözlerim,pencerenin önünde solgun duran bir çiçek kimsesizce uzakları izliyor ben gibimi bi çare; Gözyaşlarına yeniden yeşermeyi bekler gibi. Öylesine durgun ki: Küçük bir çocuk,elleri yanaklara asılı,kafası cama dayalı bir umut renginde, izliyor ufukları,düşlüyor hayalleri. Dışarı da öylesine ıssız bir sessizlik.içimde ki gibi öylesine yorgun düşercesine kar taneleri anımsatıyor kendimden benliğin penceresini. Beyaza bürünen yollar, Yeşermekte olan bir çiçeğe, Yetişmekte olan bir çocuğa, Unutmaya,yeniden umut bulmaya çalışan bir acize benzer öykü gibi ruhum... Bedenden çıkmış yürüyor. Peşinden istemsizce sürüklüyor, nerede biteceği belli olmayan bir yola, Bitiyor gibi görünen ama asla bitmeyecek bir yol içinde ne de acizane kaldı yorgunluğa bürünen kar tanelerini yakalamaya çalışan küçük çocuk.