Kitap 18. Yüzyılda yaşanmış gerçek bir hikayeye dayanıyor. Dönemin Fransa Kraliyet Sarayında üst mertebe görevi olan ve Kraliçe üzerinde emeği olduğunu düşünen bir kadın aristokratın, kral tarafından görevinden alınması ve bir nevi Normandiya,ya sürgün edilmesi sonrasında, gücünü, itibarını kaybetnesi nedeniyle yaşadığı travma ustaca anlatılıyor. Emekli olan generallerin genelde emeklilik sonrasında sivil hayata uyum sağlamakta zorlandıklarını işitmistim. Zira, Orduda iken herkesin tir tir titrediği, askeri nizam açısından herkesin nerdeyse "emredersiniz komutanım, sağolun komutanım" dışında bir hitap kullanmadığı bir durumdan, sivil hayatta, örneğin markette sıradan insanlar gibi sırada beklemek v.b. durumlarda kendilerini oldukça kötü hissediyorlar ve ben ki filanca general iken şimdi sivil hayatta sıradan bir insana dönüştüm duygusuyla travma yaşarlarmış. Bu nedenle de, sivil hayattaki vakitlerinin çoğunu orduevlerinde geçirmeyi tercih ederlermiş. Ki orada hala onlar bir general gibi karşılanır ve hala komutanım hitabına mazhar olurlarmış. Okuduğum bu hikayede, bana emekli generallerin psikolojik durumlarına ilişkin yıllar önce duyduklarımı anımsattı.