A-Selim sen napıyorsun burda, sen misin nöbetçi bugün.
+Evet komutanım
B-Komutanım selim birşey söyleyecekti de müsadesiniz var mı?
A-Bana söyle selim
+Emredersiniz, komutanım ben izne çıktım iznim tamamlanamadı ihtiyaç dolayısıyla döndüm sivil de yapmam gereken işlerim varda uygun görürseniz kullanmak istiyorum.
Şöyle bir etrafı süzdü sonra bölük komutanına döndü bana baktı bunun mercisi ben miyim dedi.
Eee bana söyle dedin ya diyemedim de, emredersiniz komutanım dedim.
Bak şimdi aslanım ben kıtaya çıktığım da.....
diye başladı cümleye, devreleri, harbiye anıları işte en son covid19 daydık, telefonu çaldı.
Ulan bu iş izinden covid19a nasıl geldi.
Yani yine bizim iş yaş 😄
Bölük komutanı bunu benim yapmamı istedi.O bilmiyordu ama bu işi yapmak en çok bana dokunacaktı.
Çünkü o anı daha önce yaşadım, tek fark vardı bu kez haberi veren ben olacaktım.
Şimdi nasıl konuşcaktım ne söylecektim.
Ben 7 yaşındayken eve gelen o ak saçlı Albay gibi mi bakıp konuşacaktım.
O vakit söylediklerini anlamadım ama şimdi aklıma şimşek
Güzel bir Şubat akşamıydı.Birlikler topluluk halinde dinleniyor, oyunlar oynuyor, sohbet ediyorlardı kimisi ailesi ile konuşuyor kimi gökyüzünde ki yıldızları merak ediyordu.Bu sohbetin ve sıcak uyukusuz ortamın sabahtan kaldığı belliydi Üsbölgesi sabah silah ve havan atışları ile uyanmış öğlene kadar taciz yemişler karşılık vermişlerdi şimdide
Bir Subay'ın Günlüğü (10)
Güneş açmış takviye birlikler gelmiş güvenlik üst düzeye çıkarılmıştı.
Ben o Mehmetçiği bulmalıyım.
Elle beni işaret etti.
Koştum yanına hızla, silah haa silahı belime takmalıyım.
Esas duruşta çakı gibi durdum.
Tekmil verdim.
+ "Ömer, Semih Terzi oraya geliyor. O bir haindir"
- "Biliyorum komutanım"
+ "Sana onu öldürmeni emrediyorum"
- "Emredersiniz komutanım"
+ "Ömer, bu işin sonunda şehadet var"
- "Biliyorum komutanım"
+ "Hakkını helal et"
- "Helal olsun komutanım. Siz de helal edin"
.......................
Zekai AKSAKALLI - Ömer HALİSDEMİR
Rüyamda birisi saat 9 komutanım diyordu.
Diyorduda bana mı diyordu.
Bir an sarsıldım kalktım.
Evet bana diyormuş.
İzmitli Haberci.
Öyleya Haberci herşeydi anne, baba, arkadaş olurdu artık 24saat beraber olunca öyle oluyordu.
Tam ne diyonla diye esprili söylemde bulunacaktım ki!!!
Silah sesiyle irkildim.
Toparlanmaya çalıştım silahıma attım
Bir Subay'ın Günlüğü (4)
Bekledim baya beklerken 3 uzun malbora söndürdüm botumun altında.
Geldiler sırayla tekmil verdiler çoğu eksiklerini tamamlamıştı eksik olanlar uzun sürecek süreçte onlar için yarına kadar müsade ettim.
Evet arkadaşlar benim bölük personelim eksiksiz olacak sizden kusursuz olmanızı istemiyorum zaten istesem de kimse bunu
Bir Subay'ın Günlüğü (7)
Araçta herkes suskun...
Yüzbaşı elini dizime attı.
Gardaş sen bugün dinlen.
Asb'yım komutanınızı iyi ağırlayın.
Emredersiniz Komutanım dedi.
Yüzbaşı lojmanda indi biz devam ettik.
Kışlada ben gelmeden yerim hazırlanmıştı.
Odayı gösterdiler.
İçeri geçtim kendimi hemen yatağa attım birde malbora yaktım Gülçin.
Uzun uzun
- Emredersiniz Komutanım! Hepimiz şehit olacağız ! Ancak Türk'un alni mutlaka pak kalacaktır.
Sayfa 57 - Timaş
Bir Subay'ın Günlüğü (3)
Bölüğü selamladıktan sonra Rütbeli personel sola dön komutu ile yükümlü askerlerden ayırdım.
Bölük çömel...
Rütbeli Personel odama geçsin beni beklesin dedim.
Bunu yaptım çünkü bunu biliyordum okulun ilk günü daha doğrusu 6 ay sonra görevden dönen Gazi Yüzbaşı .... ilk günü yeni bölük komutanımız olmuştu oda böyle
- 10 dk sonra brifing, Kürşatta katılsın.
+ Emredersiniz Komutanım
Kürşat benim devrem.Kürşat onun kod adı.Yıllardır birlikteyiz.
Yediğimiz mermi içtiğimiz sigara sabahladığımız pusular, ölümüne çatışmalar yan yana sırt sırta.
Biz iki teğmendik.
Hep böyle olurdu brifing' e girer emri alır çıkardık.O gün yine öyle oldu emri aldık çıktık.
Görev hacih köyüne sızmaktı.
Sonrası sonrası yok sadece bağırdım ve koştum ateşin içine Kürşatın arından.
Kürşat.....
İsterdim ki bu kitap; 2000 sayfa olsun..
Helikopterin kalktığı yerden kendisine bakan Ali'yi görünce, kaşları çatıldı. Başı önünde, kendisine doğru yürüyen bir yıllık kader arkadaşına gözünü dikmiş, dev cüssesiyle ağır ağır yürüyüşünü izliyordu. Yanına geldiğinde, başı yerde konuşmaya başladı:
-'Komutanım, ben o helikopterde... Ramazan'ın yanında...'
Tayfun Yüzbaşı, kestirip attı:
-'Yeter artık Ali!!'
Sessizce mırıldandı, Ali:
-'Emredersiniz, komutanım'
Yürürken, konuşmaya devam etti Tayfun Yüzbaşı:
-'Emrediyoruz ama dinleyen kim? Ettiniz askerliğin içine be!!!'
Birden geri döndü. İşaret parmağını, habercisinin suratına doğru sallarken hiddetle konuşuyordu:
-'Bir daha olmasın! Atarım seni habercilikten! Anladın mı?'
Bir Subay'ın Günlüğü (2)
Saat 09.00 nizamiyedeyim.Taksiden inerken eşyalar biraz fazla olunca pek taşıyamadım ikikere git gel yapınca nöbetçi asker yanında ki askere çabuk git git belki komutan yardım et dedi.
Koştur koştur geldi ardımdan çakı gibi birde tekmil verdi.
Hemen atıldı.Dur ben taşırım olmaz komutanım ben taşırım taşralı yiğit daha