Esselamûaleykûm Ehli İlmiye.
Ekseriyetle dile getirme acziyetinde bulunmak istediğim ve neticesinde hep vazgeçtiğim birkaç hususu beyân etmek nihayetinde bu güne nasib oldu.
1. Ben; 1000kitap mecraâsını birilerinin YouTube-İnstagram-X-TikTok-Facebook kanal/hesaplarına abone olmak için, kitap harici muhattabiyetler kurmak için, her gün
Üstad diriliş neslinin amentüsünü tanımlarken kullandığı bir cümlede, "Bir orman sesidir neslimin amentüsü. Bir orkestra zenginliği ile yüklü, anlamca ve eylence" diyerek, bu amentünün bir iş, bir eser, tarih örme, hakikati söyleme kavgası ve en soyuttan en somut olana bir uzantı olduğunu da belirtmiş oluyor. Bu amentü, "İyiliği
Emirler, yerine getirilebilir şeyler olmalıdır. Otoritenin temeli mantıktır. İnsanlara kendilerini denize atmalarını emretmek, bir devrime yol açmak demektir.
Es-Selam Dostlar…
Kalbin Simyası. İlk gördüğümde açıkça ifade etmek gerekirse son zamanlarda sırf d i n i kitap kisvesi adı altında ortaya çıkan tamamen tarz yapma amaçlı türedi kitaplardan bir örnek daha dedim:))
Konya da her zaman derim özelikle dini kitaplar anlamında biraz reklam gibi de olacak ama Rampalı Çarşıda ki HÜNER KİTABEVİNİ tek
"Bir İç Mimar Lazım Aklımı dizayn edecek .. '
Ruhu yerinden oynatan cümleler kuran mühim düşünürlerimizdendir Sezai Karakoç.
" Hakikate susamıştır sürekli olarak ruhum "
Sanki sayfalarına çiçek aşısı yapılmış da çiçek açmış bir kitap, her cümlesinde ayrı ayrı tefekküre dalabilirim
tükenmekte olan nesli diriltme çabası ile
"Her şey vaktini bekler."
Kimim ben, Mevlana'nın dostu Şems'im ben!
Şems; güneşin hem yanan hem yakan yazgısı. Şems sıra dışı bir insan, sıra dışı sözlerin sahibi.
Şems karanlık. Şems güneş.
Aşkı için başını seve seve veren adam. Yaşadığı şekilde gösterişsiz ve gizemli bir şekilde göçtü bu alemden.
"Ey insan!
Kafdağı
Fayton adlı hikayeyi bir kenara koyacak ve Neva Bulvarı adlı hikayeyi de bu kitaba bir giriş niteliğinde bir hikaye olarak niteleyecek olursak, geri kalan her bir hikaye birer baş yapıt olarak niteleyebiliriz. Dönemin Rusya'sina hakim olan ve kökü derinlere uzanan ve aynı zamanda değişmek zorunda olan düzeni eleştirel bakış açısıyla gerçekçi
DİPÇE :
"Çalışma kapitalist toplumda her türlü entelektüel soysuzlaşmanın, her türlü organik bozulmanın sebebidir."
Tembellik Hakkı kavramı Lafargue'nin haftalık bir dergi olan Egalite(1880 yılı)'de dile getirdiği bir kavramdır. Zira Napoleon 1807'de şunları yazmıştı:
"Halklarım çalıştıkça günahlar azalacaktır.
Ebû Zerr (Allah Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre bazı insanlar: Ey Allah’ın Rasûlü zenginler tüm sevapları alıp götürüyorlar, çünkü onlarda bizler gibi namaz kılıyor, oruç tutuyor, ayrıca zenginliklerinden dolayı sadaka da veriyorlar dediler. Rasûlüllah (sallallahu aleyhi vesellem): “Allah sizlere sadaka verme ve bu yönde sevap kazanma imkanı vermedi mi sanıyorsunuz?
Her sübhanallah demek bir sadakadır,
her Allahüekber demek bir sadakadır,
her elhamdülillah demek bir sadakadır,
her lâ ilâhe illallah demek bir sadakadır, iyiliği emretmek sadaka, kötülükten sakındırmak sadakadır. Hatta her birinizin hanımıyla birlikte yatması sadakadır” buyurdu. Bunun üzerine sahâbîler: Ey Allah’ın Rasûlü hanımımızla şehvetimizi tatmin etmekle bize sevap mı var? dediler.
Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem): “Kişi bu istek ve ihtiyacını haram yoldan giderseydi, günah olmayacak mıydı? Helal yoldan gidermesinde de elbette sevap vardır” buyurdular. (Müslim, Zekat 53)
Bizim Kılıcımız Emr-i bi'l mâruf, Nehy-i ani'l münker yapmak (iyiliği emretmek ve kötülükten men etmek) ve okuyup okutmaktır.
Mahmud Efendi Hazretlerimiz...