Emre Orman

Emre Orman
@emrormn
Bu dünyada hala delirmeyenin aklından şüphe ederim !
56 syf.
·
Puan vermedi
Palto
PaltoNikolay Gogol
8.2/10 · 36,7bin okunma
Reklam
Emre Orman
2023 okuma hedefini ekledi.
2023 OKUMA HEDEFİ
3/10 kitap - %30 tamamlandı
3 kitap okudu
10 kitap
798 sayfa
0 inceleme
0 alıntı

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
7'nin 25 zamanlarında Dolanıyor -ruhlar misali- hatıran üzerimde. O saatlerde içimin çocukları Korkusundan kalkamıyorlar tuvalete Ve ihtimal ki ayın vahşi ışığı Çatlatmıştır bahçedeki masanın camını. Hem bir düşün o masanın bu saatlerdeki yalnızlığını. Düşün bu saatlerin yalnızlığını...
Ben Bedenden Ayrılırken
Tıpkı gözlerimi kapattığımda Ulu orta sokakta Tatlı bir esinti örterken kusurları ve Bir şekil geçmişiz lafları, itirafları Anlatmışım ben sana bendeki yerini Görmüşsün bendeki seni İşte o vaziyette, yanımda senle Düşünmezliğe ulaşmışım gibi -Ölmüşsem demek dün- Ansızın uyandım bugün.
Reklam
Bir rüyayı düşlüyorum
Bir rüyayı düşlüyorum. Geleceğim demişsin, şu saatte. Ve bilmez gibi beni, eklemişsin, bekletme diye. Ve bilirsin saatlerce erken gelmişim, Sen yürümeden önceki haline bakıyorum Durakla aramızdaki mutsuz, dar kaldırımın. Durağın da suratı asık. Arabalar ses çıkartmadan geçiyorlar yanımdan, Sıkıntılı bir suskunluk hakim. Yanıma bakınca, bir okul bahçesinde tek tük çocuk görüyorum. Onlar da hiç ses çıkartmadan, Bana atmayın der gibi vuruyorlar Yerde sürüklenen ezik teneke kutuya. Yanlışlıkla oynanan bir oyun hasıl olmuş sanki. Ne oluyor yahu, diyorum, nedir bu haliniz? Birazdan gelecek, sıkıldınız mı beklemekten? Suskunluk ayıp bir sessizliğe dönüşüyor şimdi. Ne zaman sonra, bir yonca kafasını kaldırıp, Sen, diyor ikaz dolu bir sesle, Bir rüyayı düşlüyorsun!
Öyle ki
Öyle şarkılar var ki, Öyle yerler, Öyle anlar, Öyle çiçeklerin öyle kokuları var ki, Öyle kuşların öyle ötüşleri... Seni çağrıştırıyor dersem olmaz! Öyle ki; Bir daha geliyorsun, Bir daha gülüyorsun, Bir daha gidiyorsun.
"Çalış, kardeşim çalış! Divitin kuru değil, canlı insanın kanına batırılmış. Varsın sayfaların boş görünsün, savaşa ve akla dair en zeki insanlar tarafından yazılıp çizilenlerden daha fazla şey söylüyorlar uğursuz boşluklarıyla. Çalış, kardeşim çalış!"
Evet, aklımı kaçırmak zorundayım, ama bir an önce. Bir an önce...
Ah, keşke şeytan olsaydım! Cehennemin hava niyetine solduğu tüm dehşeti dünyalarına taşırdım; rüyalarının efendisi olurdum ve uykuya dalmadan önce gülümseyerek çocuklarını kutsadıkları sırada karşılarına kapkara dikilip...
Reklam
Savaşı anlamıyorum ve tıpkı kardeşim gibi, tıpkı cepheden geri getirdikleri yüzlerce insan gibi çıldırmak zorundayım. Ve bu beni korkutmuyor. Aklımı yitirmek bana saygıdeğer bir şey gibi geliyor, tıpkı nöbetçinin görev yerinde can vermesi gibi. Ama beklemek, deliliğin yavaş yavaş ve önüne geçilmez biçimde yaklaşması, muazzam ölçülerde bir şeyin uçurumdan aşağı düşmekte olduğu hissi, bin parçaya ayrılan düşüncenin verdiği katlanılmaz acı...
Çocukluktan beri bana hayvanlara eziyet etmememi, merhametli olmamı öğrettiler; okuduğum bütün kitaplar da bunu öğretti ve sizin kahrolası savaşınızdan zarar görenlere öyle acıyorum ki canım yanıyor. Ama işte zaman geçiyor ve tüm bu ölümlere, acılara ve kana alışmaya başlıyorum; gündelik hayatta da daha duyarsız, daha tepkisiz olduğumu ve yalnızca en kuvvetli itkilere tepki verebildiğimi hissediyorum, ama savaş gerçeğinin kendisine alışamıyorum, esasen akılsızca olan bu şeyi anlamayı ve açıklamayı aklım reddediyor.
130 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.