Evren yaklaşık 13,8 milyar yıl önce Büyük Patlamayla başladığında ortada karbon yoktu. Evren öylesine sıcaktı ki, mevcut olan tüm madde proton ve nötron adı verilen parçacık formundaydı. Başlangıçta eşit sayıda proton ve nötron bulunuyordu. Ancak evren genişledikçe aynı zamanda soğumaya da başladı. Büyük Patlamadan yaklaşık bir dakika sonra sıcaklık aşağı yukarı bir milyar derece - Güneşin sıcaklığının yüz katı kadar- düştü. Bu sıcaklıkta nötronlar, daha fazla protona bozunmaya başlarlar. Eğer durum tamamen bundan ibaret olsaydı, bu durumda evrendeki maddenin tamamı çekirdeğinde tek bir proton bulunduran en basit elementten, eşdeyişle hidrojenden oluşurdu. Gelgelelim nötronların bir kısmı protonlarla çarpıştı ve çekirdeğinde iki proton ile iki nötron bulunduran, hidrojenden sonraki en basit elementi, yani helyumu oluşturmak üzere birbirlerine yapıştı. Fakat erken evrende karbon ya da oksijen gibi daha ağır elementler oluşmamıştır. Yalnızca hidrojen ve helyumdan yaşayan bir sistem inşa edilebileceğini düşünmek oldukça zordur; kaldı ki erken evren, molekülleri oluşturmak üzere atomların bir araya gelmesi için hâlâ oldukça sıcaktı.
400 syf.
1/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Bilir miyim? Bu minimini kızcağızın gözleri böylesine affolunamaz satırlar okuyacak... Hani bizim ahlakımızı bu diziler bozmuştu? Bu ne lan? Meğer bizim ahlakımızı diziler düzeltmiş. Şoklardayım... ŞOKLARDA! Şu Uşaklının 1901'de yazdığı şeye bakar mısınız? İlk olarak İstanbul yüksek kaltaklarından Firdevs'le başlayalım. Bu Melih Bey
Aşk-ı Memnu
Aşk-ı MemnuHalid Ziya Uşaklıgil · Yakamoz Yayınları · 201617,8bin okunma
Reklam
13 SENE ÖNCE BUGÜN
George R. R. Martin
George R. R. Martin
'in yazdığı dünyaca ünlü fantastik edebiyat serisi olan "A World of Ice & Fire" evreninin televizyon uyarlaması "GAME OF THRONES" 13 YIL ÖNCE BUGÜN, "WINTER IS COMING" bölümüyle izleyiciye sunuldu. Dizinin ilk sezonu
Taht Oyunları
Taht Oyunları
kitabına sadık bir şekilde uyarlanıyor. Seriyi 2013'lü yıllarda televizyonda izlemeye başlamıştım (8 yaşında falandım) ve o günden beri açık ara en sevdiğim dizi. Altıncı sezondan sonra hem teknik olarak hem kurgusal olarak çöküşe geçen ve başarısız olan dizi, ne kadar berbat final yaparsa yapsın bende yeri çok ayrıdır. Dünyanın en iyi dizisi olamasa da, benim için "en sevdiğim dizi" ünvanını elinde bulunduruyor. Dizi normalde dün çıktı fakat Amerikan yayınından bir gün sonra izleniyor diye hatırlıyorum, ben de bir gün sonra paylaşayım dedim :)
13. Hekimlerin aletlerini ve bıçaklarını ivedi durumlar için her zaman yanlarında taşımaları gibi, sen de tanrısal ve insansal şeyleri anlayabilmek ve en küçük eylemleri bile, bu ikisini birleştiren bağı anımsayacak biçimde yerine getirebilmek için, gerekli ilkelere her zaman sahip olmalısın; çünkü insanla ilgili hiçbir şeyde, onu tanrısal olana, tanrısal olanı da insansal olana bağlamadıkça başarılı olamazsın. 14. Artık daha fazla oyalanma: Not defterlerini ya da yaşlılığın için bir yana ayırdığın, eski Romalılarla Yunanlıların yaptıkları hakkında yazılanları ya da onların yazdıklarından alınan parçaları belki de okumayacaksın. Öyleyse elini çabuk tut, hedefine doğru ilerle, boş umutları bir yana bırak ve kendine biraz olsun önem veriyorsan, daha vakit varken kendi kendinin yardımına koş. 15. Çalmak, ekmek, satın almak, dinlenmek, ne yapılması gerektiğini görmek sözcüklerinin anlamlarını herkes bilmez. Bunlar gözle görülmez, çok daha başka bir görüşle görülür.
Sayfa 53 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Malazgirt Savaşı (1071)
Romen Diyojen'in hazırladığı muazzam ordu, 13 Mart 1071 tarihinde yola çıktı. Bu kez amaç Türkleri sadece Anadolu'dan atmak değil, ana merkezleri olan İran topraklarını da Türklerin elinden almaktı. Yaklaşmakta olan Roma ordusu, Selçuklu ordusunun dört katı kadardı. Ancak zayıf yönleri de çoktu. Mesela ordu, devamlı surette birbiriyle çatışan farklı milletlerden oluşuyordu. İdeal ve hedef noktasında herhangi bir ittifakları yoktu. Çoğu paralı askerdi. Ayrıca ordunun içinde Uz ve Peçenek birlikleri vardı ki bunlar Romen Diyojen'in en çok güvendiği gruplardandı, savaşçı yönleriyle üstün meziyetlere sahiptiler. Bunlardan birkaç bin kadarı ise savaş öncesinde Selçuklu saflarına geçecekti.
380 syf.
10/10 puan verdi
·
32 saatte okudu
Monsters of Boston Book 1 adlı serinin ilk ve tek kitabı yeni yazar ve bayıldım tavsiye ederim. Son okuduğum bazı vasat veya normal kitaplardan sonra çiçek gibi geldi bu kitap bana :D İlk etapta kapağı dikkati çekti itiraf ediyorum zira kapak bence şahane bir şey :D Bu yüzden çok yandığım patlayan kitaplar olduğu için başta korku ile başladım
Trust Me
Trust MeReina Bell · Reina Bell · 01 okunma
Reklam
Yıldızın parlamayı sürdürmesi, çekirdeğinde meydana gelen, hafif elementleri ağır elementlere çeviren ve süreç sırasında enerji açığa çıkaran nükleer tepkimeler yüzündendir. Bir yıldız ne kadar ağırsa kendisini taşımak için nükleer "yakıt"ını o kadar hızlı yakmalıdır; işte bu nedenle ağır yıldızlar kısa ömürlüdür. Büyük Patlamadan sonraki yaklaşık 250 milyon yıl içinde, ilk yıldızlar yakıtlarını tüketip bahsi geçen ağır elementlerin bazılarını içeren dış katmanlarını yakınlardaki gaz bulutlarına saçarak patladı. Patlamalardan kaynaklanan dalgalar daha fazla bulutun çöküşünü tetikledi ama artık çöken bulutlar, daha fazla ışınımın kaçmasına izin veren ağır elementlerin varlığından dolayı öncekilerden daha çok büzüşebiliyordu. Bulutlar büzüştükçe daha küçük parçalara ayrıldı. Bunlar, bugün Samanyolu galaksisinde gördüklerimize benzeyen ilk yıldızları meydana getirdiler. Gerçekten de galaksimizde gördüğümüz bazı yıldızlar galaksi oluşumunun bu erken evresinden kalmış olabilir. Galaksimizde çok az ağır element içeren en yaşlı yıldızların 13,2 milyar yıldan daha yaşlı olduğu tahmin edilmektedir, bu da Büyük Patlamadan sonraki 500 milyon yıl içerisinde oluştukları anlamına gelir. Yalnızca çok düşük oranda ağır element içeren (terimin astronomik anlamında "metal" yoksunu) yıldızlar tarihsel nedenlerle Popülasyon II adıyla bilinmektedirler.
496 syf.
·
Puan vermedi
Hastalıklı insanlarla ve saçma olaylarla dolu bir kitap.
Ah gerçekten kitap hakkında ne düşünsem bilemiyorum karakterlerin hepsinde ve olaylarda beni rahatsız eden noktalar deli gibi fazla olmasına hatta hoşuma giden şey olmamasına rağmen kitabı zaman geçirmek için okuyabildim. Kitap aşırı kötü. Yazar toxic ve yanlış fikirler içeren bir kitap yazmış bunu belirteyim. Sanırım canım saçma bir şeyler okumak
Bir Milyon Öpücük
Bir Milyon ÖpücükMonica Murphy · Ren Kitap · 0682 okunma
Karbon atomları izotop denilen, aynı kimyasal özelliklere ama farklı kütlelere sahip birkaç farklı biçimde görünür. Kararlı halde bulunan en yaygın hali karbon-12'dir ama karbon-13 denilen, biraz daha ağır olan, kararlı yapıdaki bir başka hal de vardır. Canlılar çevrelerinden karbon-12 almayı tercih eder, böylece çevresindekilerle kıyaslandığında daha hafif izotop fazlası üretir. Grönland'da 3,8 milyar yıldan daha yaşlı kayaçlar, tam olarak yaşamın bu izotopik izini içermektedir. Bu, bombardıman sona erdiği anda Dünya üzerinde biyolojik süreçlerin sürmekte olduğunu düşündürüyor. Bunun en makul açıklaması ise, bombardımanın yıldızları oluşturan gaz ve toz bulutlarında var olduğu bilinen kimyasal karışımda mayalanan yaşam tohumlarını beraberinde getirmiş olmasıdır.
Ayrıca yedinci asırdaki Arapların iftihar ettikleri şey tıp, mimarlık veya bilim değil; dil ve şiirdeki kabiliyetleri idi. Bu sebeple Kur'ân, mucize olarak kendisini gösterdi; Arabistan'ın en maharetli şair ve hatiplerinin bile yetişemedikleri büyüleyici gücü, ancak "apaçık sihir" (10:2; 11:7; v.s.) diye açıklayabildikleri lisanî, edebi ve belâği bir mucize olarak kabul edildi. En şiddetli düşmanlarının, "İstesek elbette biz de bunun benzerini söyleriz. Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir." (8:31; 74:24-25) iddiasına karşılık Kur'ân, onları bu iddialarını ispat etmek için ona benzer bir şey veya ondan küçük bir parça getirmeye davet etti: "Onun benzeri bir sûre getirin ve eğer doğru söyleyenler iseniz, Allah'tan başka şahitlerinizi çağırın. Eğer, yapamazsanız -ki hiçbir zaman yapamayacaksınız- o hâlde yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten sakının. O ateş kafirler için hazırlanmıştır." (2:23-24; 10:38; 11:13).
Reklam
Evren büyüktür. 13,7 milyar yıl önce aşırı sıcak, aşırı yoğun bir durum olan Büyük Patlamadan yayılarak oluşan hâlâ genişlemekte olan bir uzay baloncuğu içinde yaşıyoruz. Bu baloncuk yalnızca 13,7 milyar yıldır var olduğundan, herhangi bir yönde görebileceğimiz en uzak yer, ışığın 13,7 milyar yıl boyunca yol aldığı mesafe kadar olacaktır. Mantıklı olarak bu 13,7 milyar ışık yılı eder. Burada bir ışık yılı, ışığın bir yılda aldığı yoldur; kabaca 9,5 milyar kilometre veya 5,9 milyar mil. Öyleyse gözlemlenebilir evren 27,4 milyar ışık yılı çapında Dünya merkezli bir balondur; her yıl, (iki tarafından birer ışık yılı olmak üzere) iki ışık yılı hızında büyüyen bir balon.
PEYGAMBER EFENDİMİZİN (S.A.V.) FETİH HUTBESİ
Mekke’nin fethinden sonra Kâbe-i Muazzama putlardan temizlendi. Bütün halk Kâbe’nin etrâfına toplanmışlardı. Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) üç kere tekbir getirip, Allâhü Teâlâ’ya hamd ü senâda bulunduktan sonra şöyle bir hutbe okudular: “Allah birdir. Ondan başka ilah yoktur. Onun şerîki (ortağı) ve nazîri (benzeri) yoktur. O
92 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
35 saatte okudu
Nazan Çinko | Şarkılarını Söylemeyi Unutan Kadınlar Merhaba dostlar Çiçeği burnunda bir kitap önerisiyle geldim sizlere. Geçtiğimiz ay okuduğum ama etkisi hala devam eden bir kitap benim için. “Diyar diyar gezmiş bir göçebe kadar yorgundu; kemikleri, ilikleri, ruhu…” Öncelikle kitabın tasarımına bayıldım. Kitabın ismini gördüğüm an hemen ilgimi çekmiş ve okumalıyım demiştim. İyi ki de okumuşum diyorum şimdi. İçerisinde 13 adet farklı öykü yer alıyor. Her biri birbirinden etkili, yoğun duygu barındırıyor. Okurken gözyaşlarımı tutamadığım, sinirlerime hakim olamadığım, hüzün dolu bir kitaptı. En kötü tarafı da ne yazık ki bunların bir yerlerde yaşanıyor olması… Görmediğimiz, görüp sustuğumuz, görmezden geldiğimiz, bazen yetişemediğimiz acılar… Kimi zaman en yakınımızdan, kimi zaman ise bir yabancıdan gelen acılar… Kadın olmanın zorluğunu, kız çocuğu olmanın zorluğunu ne yazık ki her seferinde hatırlıyoruz… Canım kadınlar Kitabın dili sade ve akıcı. Okuyucuyu asla sıkmayan, adeta su gibi akıp giden bir kitap. Fakat içerdiği konuların ağırlığı kitabı hemen bitirmenizi engelliyor. Ara verip okuduklarınızı hazmetmek istiyorsunuz. Sevgili yazarımız öyle güzel kaleme almış ki konuları, kanayan yaralarımızı, bu değerli eseri okurlarıyla buluşturduğu için minnettarım.
Şarkılarını Söylemeyi Unutan Kadınlar
Şarkılarını Söylemeyi Unutan KadınlarNazan Çinko · Ayrıkotu Yayınları · 20234 okunma
Güngörmez
"Hiç sevmem kışları" derdi. Neymiş üşürmüş de kalın giymek zorunda kalırmış. "Hahh" dedim içimden. "Yazın da, kışın da mahallenin en pejmürdesi sensin..." Bunları o zamanlarda çok yakın olup da sevemediğim, şimdilerdeyse rahmetli olan canım arkadaşıma söylerken yıl 1995 aralığın 17'siydi. Şimdiyse 2006 yazının
Nazım Hikmet'i, şairliği, yazarlığı, mücadelesi ve özel yaşamıyla bir bütün ola­rak incelediğimizde ortaya çıkan portrenin en belirgin özelliği, şiirinin peşine düş­müş bir adam olduğudur.
Hece dergisiKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.