Genel olarak izlenimim:
Bu kitap, klasik “disiplin” anlayışından uzaklaşarak çocuğun ruhsal dünyasına dokunan, anlayış temelli bir yaklaşımı savunuyor. Dr. Adem Güneş’in altını çizdiği en önemli nokta şu:
“Çocuk, anlaşılmak ister. Eğitilmek değil, gelişmek ister.”
(Bu söz kitabın ana fikri)
Beğendiğim Güçlü Yönleri:
• Şefkat Temelli Yaklaşım: Kitap, cezadan çok sevgiye, emirden çok rehberliğe odaklanıyor.
• Empatiyi Öğretiyor: Çocuğun iç dünyasına empatiyle yaklaşmayı öğretiyor. Yani çocuk neden ağlıyor değil, ne hissediyor diye sormanı sağlıyor.
• Somut Örnekler Var: Günlük hayattan örnekler, anlatılanları daha gerçekçi kılıyor.
• Ebeveynin Geçmişine de Dokunuyor: Kitap sadece çocukla ilgilenmiyor. Ebeveynin kendi çocukluk yaralarına, davranışlarının kökenine de iniyor.
Sorgulattığı Noktalar:
• “Hiç mi sınır olmayacak?” gibi sorulara kapılabiliyorsun okurken. Ama yazar, sınır koymayı yasaklamıyor, sadece bağ kurarak sınır konulması gerektiğini savunuyor.
• Bazı okurlar için fazla “idealist” olabilir. Çünkü günlük yaşamda bu kadar sabırlı olmak kolay değil. Ancak kitap bunu bir “hedef” gibi sunuyor, kusursuzluk beklentisi yaratmıyor.
En Etkilendiğim Bölüm:
“Çocukla kurulan bağ, onun karakterini inşa eder” vurgusu beni çok etkilemişti. Özellikle 0–6 yaş döneminde çocuğa verilen güvenli alanın, ileride onun insanlarla olan ilişkilerinin temeli olduğunu anlatıyor. Ve bu bölümden sonra bir çocuğa sadece “iyi davranmak” değil, onunla güçlü bir bağ kurmanın asıl mesele olduğunu daha iyi anlıyorsun.