Umut
“Her insan bir ada” diyordu Çanlar Kimin İçin Çalıyor adlı romanında Ernest Hemingway. Hep önemli bir sembol oldu zaten ada insanlık hallerini anlatmak için sinemada da edebiyatta da. Tıpkı Güney Kore Sineması’nın nadide örneklerinden “Kim’in Adası” filminde olduğu gibi. Modern dünyanın parçalanmış ve kaotik dünyasından bir kaçış noktası,
İçimizi de, dışımızı da en iyi O bilir, O görür. Ne kadar iyi insan pozlarına girsek de niyetimizi, düşüncelerimizi, amellerimizi en iyi O bilir... O kainatın, âlemlerin, herşeyin, hepimizin sahibi ve yaratıcısıdır. İnsana Şah damarından daha yakın olan O, kalplere de çok yakındır. Merhametini, rahmetini dünya da iken nasip eden ve hissettirendir O... Allah Azze ve Celle...
Reklam
Geçiyor bir şekilde geçmesine zaman Her saniyesini iliklerine kadar hissetmek değil midir zamanın önemli olan? Geçmiyor gibi gelse de insana Geriye dönüp baktığında halbuki Sudan bile hızlı akıp geçmiş zaman denilen kavram Daha dün biz değil miydik ışıklı ayakkabımız olduğu için mutlu olan Küçükken küçük şeylerle mutlu olan bizler Büyüdükçe neden mutlu olamaz olduk bunlarla? Nedeni belki aç gözlülüktür belki de doğup büyüdüğümüz coğrafya Maddiyata önem verilen bir dönemde Maneviyatın unutulması doğal değil mi Hanzala? Birisi kalkıp mantıklı cevap verebilir mi bana? Cevabı olmayan çok soru var bu hayatta İnsanlar neden kötülük yapar, birbirine yalan söyler en basitinden mesela? Amaca ulaşmak için her yol mübahtır diye uydurmuşlar bir zırva Sözde herkesin derdi başka Herkesin derdi başka olsa da İnsanların ortak noktası olmuş para Sevgi konusuna hiç değinmiyorum bile Sevmeyi bile beceremiyoruz çünkü gerçek sevgiyi atmışız geri plana İş işten geçince anlayacağız yapmışız ne kadar büyük bir hata Hatalar konusunda toplum olarak çıkmadık mı nirvanaya? Diğer insanlar ne düşünür neye inanır bilmiyorum Ben hayat denilen varlığın, hayat denilen olgunun böyle bir şey olmadığına inanıyorum. M.L
GÖLGELERİN İÇİNDEKİ SESSİZLİK
Herkes keyifle kahvesini yudumlamaya başladığı sırada Burcu artık zamanı geldiğini düşünerek Zeynep’e döndü ve şöyle dedi: ‘’Canım! Bizi gerçekten çok korkuttun. Yine! Bize neler olduğunu anlatmak ister misin?’’ Arkadaşları meraklı gözlerle kendisine bakarlarken, "Tamam, tamam! Elbette anlatacağım.’’ diye cevap verdi. Zeynep. Daha sonra
Tuhaf görünümlü canavarlar gerçek miydi? Yoksa bir hayal miydi?
Büyük hayatı olduğu halde başarılı olmayan insanlar olduğu gibi, küçük hayatlarında çok başarılı işler yapan insanlar da vardır. Erzincan'da 20 çalışanıyla yılda 20 bin dolar kâr eden bir şirket başarılıdır ama ulusal ölçekte bakıldığında büyük değildir. İstanbul'daki 2.000 çalışanı olan ama 20 milyon dolar zarar eden bir şirket büyüktür ama başarılı değildir. Başarının büyüklüğü de önemli bir noktadır. Başarının büyüklüğü baz alınan ölçeğe göre değişir. Türkiye içinde birinci ligde en büyük olanlar, dünyanın ikinci liginde yer alabilirler. Ebatlarına göre küçük boy başarı, orta boy başarı ve büyük boy başarı vardır. Tüm insanlık için tüm zamanlarda geçerli olabilecek bireysel bir başarı tanımı Amerikalı yazar Emerson'a aittir: "Başarı, çok ve sık gülmek; çocukların sevgisini ve akıllı insanların saygısını kazanmak; içtenlikli eleştirilerin kıymetini anlamak ve kötü arkadaşların yoldan çıkarma girişimlerine dayanabilmek; güzeli anlamak; başkalarında en iyiyi bulmak; sağlıklı bir çocukla, güzel bir bahçe ya da saygın bir sosyal durumla biraz daha iyi bir dünya bırakabilmek; hatta bir tek kişi bile olsa, binlerinin siz yaşadığınız için daha rahat nefes aldığını bilmektir."
Hayalinizdeki hayat kaç metrekare?
Hayat tercihimiz hamburger tercihimize benzer. Bazı insanlar büyük boy, bazıları orta boy, bazıları küçük boy hayat ister. Kişilerin başarı tanımı, kendisine layık gördüğü hayatın büyüklüğüne göre değişir. Çoğunluk orta kararadır ve orta sınıf hayatı sever. Bu gruptakiler, "Hayatını yüksekte kurma yel götürür, alçakta kurma sel götürür," felsefesine inanırlar. Bazıları en dipte kaybeden insan olarak yaşamayı seçer. Bazı insanlar ise büyük adam olma güdüsüyle doğar. Bunlar zirvede yaşarlar ya da kendilerini yaşamış saymazlar. Toplumdaki üst, orta ve alt sınıflar da böyle oluşur. Sınıf atlamanın en şık yolu başarılı olmaktır. Doğduğunuz sınıf ne kadar şanslı olduğunuzu, öldüğünüz sınıf ne kadar başarılı olduğunuzu gösterir! Büyük adam olmak ile başarılı adam olmak aynı şey değildir. Büyük yaşamak, kendi hayatından taşıp milyonlarca insanın hayatını etkilemek, çok sayıda insanın olmak istediği ama az sayıda insanın ulaşabildiği bir yüksekliğe çıkmaktır. Büyük adam olmak herkese açık bir pozisyon değildir. Oysa başarılı olmanın kapıları herkese açıktır. Herkes başbakan olamaz ama herkes işini daha iyi yapan, kendi kendine yetebilen, çevresindekileri kalkındırabilen biri olabilir. İşini iyi yapan bir çöpçü, başarılı bir küçük adam olsa da, insanlık için değeri, işini kötü yapan bir krala denktir.
Reklam
Babamın ‘sen artık büyüdün kendine de bir rakı koy’ dediği akşam geldi aklıma. Biraz daha büyümüştüm. Hayatı ve dünyayı sek içecek kadar! İlk dakikalar biraz başım döndü ama sonra alıştım. Suratıma çakırkeyif bir gülümseme yerleşti. Aldığım her nefeste beynim uyuştu. Yürürken ses çıkaran aklımdaki düşünceler, parmaklarımın üzerinde balerinler gibi uçmaya başladılar. Başlamıştı hayat sarhoşluğu. Elbet bunun da koması vardır. Ben ona da girerim. Kalmam üç beş kadehte. Boş şişeleri duvara fırlattığım gibi dibini görmeden bırakmam hayatı da! Ve nefesimi tuttum. En derine, en dibe inebilmek için. Bıraktım kendimi hayat okyanusuna. Beni dibe çeken zihnimin ağırlığıydı. Ve dibe daha çok var. Ama gidiyorum. Yavaş yavaş. Ayaklarına beton dökülmüş bir mafya kurbanı gibi… En derine. Dünya yuvarlak. Hayat da öyle. En derini aynı zamanda en yükseğidir hayatın. Nereden baktığına bağlı. Nerede doğduğuna. Doğduğun yerden ne kadar uzaklaştığına bağlı. Elindeki şişede ne kadar hayat kaldığına bağlı…
Her sıfırdan zirveye yükselişin hüzünlü bir öyküsü vardır
Pek çok kitapta başarılı olmak, bir dağa tırmanmaya benzetilir. Büyük yaşamak vadiden çıkıp, yamaçtan geçip, zirvede oturmaktır. Bazı ruhlar zirveye aittir ama vadide doğar. Bu insanlar içlerinden kendilerini ait oldukları yere yani zirveye iten bir içgüdüyle yaşarlar. Bu insanların vadiden zirveye tırmanma serüveninin özeti nasıldır? Vadiden
Öylece uzaktan senin mutluluğunu izliyorum. Bana kurdurduğun hayalleri, kurduğumuz hayalleri başkasıyla yaşamanı izliyorum. Elimden bir şey gelmiyor. Sana olan güvenimde ya da sevgimde bir değişiklik de olmuyor. Öylece izliyorum gülümsemeni. Dünyada mutlu olmasını en çok istediğim insanın mutluluğunu izliyorum ama neden ben mutlu değilim? Böyle bir durumda benim de mutlu olmam gerekmez miydi? Bilmiyorum... Öylece bütün gün izliyorum. Kimseye ağzımı bile açamıyorum. Öylece bütün gün acı acı gülümsüyorum. Ağlamak istiyorum, yok olmuyor. Biraz rahatlamak istiyorum, olmuyor. Her hayal kırıklığını sırtlayıp ötekini beklemeye başlıyorum. Her aynaya baktığımda eriyişimi izliyorum. Beni sen üzüyorsun, ben insanlara karşı olan güvenimi kaybedip sana güvenmeye devam ediyorum. Beni sen üzüyorsun, ben insanlara küsüp ortadan kayboluyorum, her gün burada buluyorum kendimi. Beni sen üzüyorsun ben seni her geçen gün daha çok seviyorum. Öylece bütün gün gülümsüyorum. Birisini beklediğimi kahkahalarla, gülücük saçarak anlatıyorum. Merhamet ve şefkat istiyorum bütün gün. Öylece bütün gün seni seviyorum. Seni sevmek dışında hiçbir şeye hevesim olmuyor. İnsanlar genellemeler yaparak bana öğütler veriyor sen farklısın diyorum bütün gün. Öylece bütün gün seni savunuyorum, toz kondurmuyorum sana. Öylece bütün gün gece gördüğüm rüyayı düşünüyorum, hep sen oluyorsun rüyalarımda. Öylece izliyorum seni, hayallerimin benden uzaklaştırılışını izliyorum. Öylece izliyorum her şeyimin elimden kayıp gidişini. Ve elimden hiçbir şey gelmiyor. Hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım. Ben aslında gittiğin gün öldüm ama hâlâ üzerime toprak atılmadı.
312 syf.
3/10 puan verdi
·
4 günde okudu
SPOİLER VAR. Çok, çok, çok kötüydü. Yazar, "güçlü" kadın karakter ve "güçlü" erkek karakterler oluşturup bunları çiftleştirmek istemiş aralara da Vampir Günlükleri esintileri taşıyan fantastik bir kurgu eklemiş, böylece fantastik-smut bir kitap ortaya çıkmış. Yazar, anlaması çok kolay olacak fantastik öğeleri anlamayı o kadar zorlaştırmış ki -bu çeviri kaynaklı da olabilir- okurken saçımı başımı yoldum. Ne kitaptaki "Üst Meclis" bir konuma sahipti ne de mükemmel, fantastik, gizemli ve sırıtan erkek karakterimiz güçlü bir duruşa sahipti. Lisede geçen libidosu yüksek normal bir kitap okuyor gibiydim. Normalden kastım, adına "Hasat zamanı" diye ...dan bir isim verip Aracı olan kişilerin, gözleri bağlanmış ve zincirlenmiş cadılara DİLEDİKLERİNİ yapabilecekleri bir gün düzenliyorlar, çok ama çok güçlü olan cadımız -tamam, en güçlü sensin diye bağırmış olabilirim- müdürünün yatak odasından çıkmıyor ve buraya yazamayacagim kadar iğrenç bir an yaşıyorlar, koskoca Lucifer cehennemin dibinden KARYOLAYLA çıkıyor -sıfır şaka-, birileri ölüyor ama neden öldükleri belli değil falan filan. Sırf kitaba bu devirde fiyatlar böyleyken para verip aldım diye bitirdim yoksa çoktan bırakmıştım. 300 sayfayı okumak ancak bu kadar eziyet olabilirdi. Bookstagtam/tuber güzellemelerine bir daha kanar mıyım, sanmam.
Cadılar Meclisi
Cadılar MeclisiHarper L. Woods · Pukka Yayınları · 2023473 okunma
Reklam
Anadoluda gerçekten cehalet hüküm sürüyor
Arkadaşlar, tokatın zile "ilçe" sinden bi kızla konuşmuş bulundum. Nasıl konuştuğumu sormayın, rastgele insanlarla anonim konuştuğun bi uygulamada karşılaştım ve numarasını aldım. Sadece sesini duyduğum o 60 saniyede anlamıştım cehaleti evet ama umutsuz vaka olduğunu anlamam için sonrasında whatsapptan 10 15 dakka konuşmam
80 syf.
·
Puan vermedi
Oncelikle sanirim simdiye kadar okudugum kitaplar arasinda bitirdigimde ne dusunmem gerektigini en cok bilemedigim bir kitapti. Bazi cumleleri sanki ici bos motivasyon videolarindan firlamis gibi bazi cumleleri cok dolu cerceveletip asmalik. Kitap oshonun ve farkli yazarların kitaplarindan altintilarla olusturulmus ek olarak da yayima hazirlayan kisinin dusunceleriyle suslenmis bir kitap. Kisisel gelisim kitaplarina karsi onyargiliyim aslinda bunun da oyle bir kitap oldugunu bilmeden baslamistim. Digerlerinden farkli mi bilemem ama oz ve akici anlatilmis soylenmek istenen her sey. Fikirler ise basit anlasilir olaylarla baglanti kurularak somutlastirilmis. Guzel bir kitapti aslinda ama niyeyse icimde garip soru isaretleri uyandirdi. okumanizi tavsiye ederim.
Osho: Her Şeye Sahipsiniz Kendiniz Hariç!
Osho: Her Şeye Sahipsiniz Kendiniz Hariç!Tuğba Sarıünal · Destek Yayınları · 2021993 okunma
192 syf.
8/10 puan verdi
Uzun zamandır bu tarz bilgi dolu, söylev tarzında bir kitap okumadığım için -
Seneca
Seneca
hariç- düşüncelerimi toparlamakta biraz zorlanıyorum açıkçası. Fakat böyle bir kitap ve böyle değerli bir çeviri bir incelemeyi hak ediyor bence, o yüzden bir not düşmeliyim buraya~ Öncelikle kitabın da adı olan "aptallık duvarı" ifadesini çok beğendim
Aptallık Duvarı
Aptallık DuvarıYoro Takesi · Denizler Kitabevi · 20214 okunma
Türk filmlerindeki 'fakir ama gururlu genç' klişesi yaşadığı aşağılanmayı hırs yaparak başarılı olmuş insanların tipik örneğidir. Türkiye'de aşağılandığı için yükselenlerin, bir hayalin peşinde koşarak başarılı olanlardan daha fazla olduğunu bildiğim için Türk filmlerindeki bir sahneyi çok ciddiye alıyorum. Kötü kalpli
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.