592 syf.
10/10 puan verdi
Tolstoy’un 3 büyük romanından biri kabul edilen Diriliş, büyük bir yeniden doğuş ve uyanış hikayesi. Gençliğinde halalarının yanında kalan hizmetçi Katerina Maslova’yı baştan çıkarıp bırakan Prens Nehludov, yıllar sonra karşısında jüri üyesi olduğu mahkemede cinayet zanlısı olarak karşılaştığı kızı görünce, hayatı alt üst olur. Geçmişte yaptığı
Diriliş
DirilişLev Tolstoy · Can Yayınları · 201917,2bin okunma
Bir grup olarak ataerkinin sefasını en çok sürenler, erkeklerin kadınlardan üstün olduğu ve bize hükmetmeleri gerektiği varsayımının faydasını en çok görenler, erkekler olmuştur ve bugün de böyledir. Fakat bu sefanın bir de bedeli olagelmiştir. Erkekler, ataerkinin nimetleri karşılığında kadınlara hükmetmekle ataerkinin zarar görmemesi için gerekirse şiddet kullanarak bizleri sömürmek ve bastırmakla "yükümlüdürler". Oysa erkeklerin büyük çoğunluğu için ataerkil erkek olmak zordur. Çoğu, kadınlar karşısında duyulan nefret ve korkudan, kadınlara uygulanan şiddetten rahatsız olur. Hatta bu durum, söz konusu şiddeti devam ettirenler için de geçerlidir, Fakat bir yandan da ataerkinin nimetlerinden vazgeçmekten korkarlar. Ataerki değişirse, avuçlarının içi gibi bildikleri bu dünya ne hale gelir, hiçbir fikirleri yoktur.
Reklam
"Haydi, evlatlarım, bahar vaktidir, gidin de birer çiçek getirin bana" demişti de bütün dervişler sanki ufacık çocuklar gibi sevinçle koşup gitmişlerdi. Ve Hüdâyî de çıkıp gitmişti hocasına bir çiçek alıp gelmek için. Dolanmış, dolanmış durmuştu bostanın her bucağını. Bir vakit sonra bütün dervişler ellerinde çiçeklerle gerisin geri gelmişlerdi Üftâde'nin yanına. Hepsi muhabbetle vermişlerdi çiçeklerini. Ne güzel renkleri vardı, ne güzel kokardı Bursa'nın çiçekleri. Hüdâyî o çiçekleri görünce kendi elinde tuttuğu çiçeğe bakıp da mahcup kalmıştı, utanmıştı. Zira onun getirdiği kurumuştu sararmıştı. Ama yine de vermişti hocasına. Üftâde o kuru çiçeğe bakıp da sormuştu Hüdâyîye; "Evladım bak herkes tazecik, rengârenk çiçekler getirmişken sen neden bu kuru çiçeği getirdin?" Mahcup olmuştu Hüdâyî, çok utanmıştı da cevap vermişti hocasına edeple; "Efendim, hangi çiçeği koparacak olsam kendi lisanınca Allah'ı zikreder buldum onu. Koparıp zikrinden alıkoymak istemedim, yapamadım da bu kuru çiçeği aldım geldim. Ölmüştü de zikri tükenmişti onun” demişti de bütün dervişler hayret etmişti. Bir vakit sonra hocası kulağına eğilip "En çok senin getirdiğin çiçeği beğendim evladım" deyivermişti de gönlü kanat lanıp uçmuştu Hüdâyî'nin.
184 syf.
·
Puan vermedi
Şeker Portakalı
Roman, ailenin başka bir eve taşınma kararı almasıyla başlar. Zeze’nin babası bir süredir işsizdir ve aile maddi sıkıntılar çekmektedir. 5-6 yaşlarında yoksul bir ailenin çocuğu olan Zeze, kardeşleriyle pek anlaşamayan, yaşıtlarından farklı düşünen, zeki ama bir o kadar da yaramaz bir çocuktur. Ağaçlarla, hayvanlarla ve nesnelerle konuşmayı seven,
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022228,9bin okunma
Hayatı Allah'sız hale getiren, Allah'ı kale almayan gidişat varlığını en güçlü biçimiyle önce dilde gösterdi; sonra da sanatta. Yakın zaman öncesine kadar keyifle dinlenen şarkılar, türküler bir şekilde de olsa Allah'tan bahsederdi ama artık öyle değil. Eskiden şairler Ölüm Allah'ın emri, ayrılık olmasaydı; Mevlam gör diyerek
152 syf.
9/10 puan verdi
Yalom üzerine uzun yıllardır okumalar yapan ve yazılar yazan Ruthellen Josselson bu kitapta, Yalom’un hayatını ve çalıştığı alanlar üzerine yaptığı çalışmalarını psikoterapiyle ilgilenen herkes için biyografik bir eserde özetlemiş. Psikoterapi ve İnsan Olmak Üzerine kitabı da tam olarak Yalom gibi: kolay anlaşılır, açık ve bilgelikle dolu. Yalom’un fikirlerinin doğuşunun ve gelişiminin izini sürerken aynı zamanda onun eserlerindeki kilit noktaları da mercek altına alıp irdeliyor. Ruthellen Josselson, ilk ve son bölümde Irv Yalom ile olan röportajına orta bölümlerde ise Yalom’un felsefesinin çizgilerini son derece net bir şekilde belirlemiş. Irvin D. Yalom, yakın zamanda Amerikan psikoterapistler arasında yapılan bir ankette, yaşayan en önemli psikiyatrlardan biri olarak gösterildi ancak kitaplarının başarıları onun sadece Amerika’da değil tüm dünyada çok önemli bir yere sahip olduğunu kanıtlamış oldu. Yalom’un hangi kitabını okusam baş ucu kitabı niteliğinde hissetmem araştırma sonuçlarını haklı bulmamı gösteriyor. Bu kitapta ise sanki Yalom kitapları okuyan bir dostumla onun hakkında konuşup, kitaplarının kritiğini yapıyormuşum gibi hissettirdi. Doyurucu bir okuma deneyimiydi, Yalom severler okumalı.
Irvin D. Yalom: Psikoterapi ve İnsan Olmak Üzerine
Irvin D. Yalom: Psikoterapi ve İnsan Olmak ÜzerineRuthellen Josselson · Pegasus Yayınları · 202214 okunma
Reklam
Hatırla...
Hatırla...ben bir zamanlar seni anlamak için oradaydım.Bir gün yanı başında, güzel anlarda saklıydım.Omzuna yaslanmış kulağına bir şeyler fısıldarken,kafanı dizime koyup konuştuğumuzda, o zamanlar iyiki vardım. Sanki hiç yan yana oturmamış,bir fotoğrafa sığmamış, ya da beni bağrına hiç basmamış gibi nasıl kalpsiz oldun. Gün gelir herkes gider ve sarılmak için açtığın bütün kollar seni ittiğinde, ayağına taşa değmesin ama tutunacak kimsen olmadan düştüğünde, en güzel hallerinle bile sevilmediğini hissettiğinde,kusurlarının bile tapılırcasına sevildiği o yeri hatırlayacaksın... Cehennemsen yanalım derdim, cennetinden sıkılanlarla aran nasıl ? Oturduğun bir masada aşktan bahsedildiğinde , kimsenin senin kadar çok sevilmediğini farkedeceksin. Sevilmiş olmak insanı üzermi ? Seni üzecek. Özlersen ve gelemezsen ve giderse ağrına , sevda bu gurur dinlemez,tutarsa başında bir ağrı , dokunursa bir yanına,ben sana ömrümü veririm ama yüzüne öyle kayboluyor gibi bakamam artık...
316 syf.
·
Puan vermedi
#kitabınagöre -JASMINE GUILLORY BAZEN BİRİNİ GERÇEKTEN TANIMAK İÇİN SATIR ARALARINI OKUMANIZ GEREKİR… İsabella okulu bitirip kurduğu hayallerin izinde ilerlemek istiyordu. Başardı da fakat hiç bir şey hayal ettiği gibi gitmiyordu. Bir yayınevinde editör yardımcısı olduğunda tek hedefi editör olarak yükselmekti. Fakat Üniversiteyi bitirip
Kitabına Göre
Kitabına GöreJasmine Guillory · Beta Byou · 20243 okunma
Adalet, hak, hukuk nedir? Sorusuna:
İstanbul'un fethinden sonra Fâtih, umümi bir af ilan etmiş ve Bizanslı mahkûmları serbest bırakmıştı. Bunlar arasında iki alim filozof papaz da bulunuyordu Fâtih, onlara cezalarının sebebini sordu. Onlar da: "-Biz, Bizans'ın en ileri gelen papazları idik. Kralın zulmün den, işkencelerinden, yaptığı rezålet ve sefähatten dolayı
Sayfa 133 - Erkam yayınlarıKitabı okuyor
"Malumunuzdur ki, harp ve muharebe demek iki milletin, yalnız iki ordunun değil, iki milletin bütün varlığıyla ve bütün varları yoklarıyla, bütün maddiyat ve maneviyatlarıyla yekdiğeriyle karşı karşıya gelmesi ve birbiriyle vuruşması demektir. Dolayısıyla, bütün Türk milletini cephede bulunan ordu kadar, fikren, hissen ve fiilen alakadar etmeli idim. Bütün millet fertleri, yalnız düşman karşısında bulunanlar değil, köyde, evinde, tarlasında bulunan herkes, silahla vuruşan muharip gibi kendini vazifeli hissederek, bütün mevcudiyetini mücadeleye adayacaktı. Bütün maddi ve manevi varlığını vatan müdafaasına adamakta ağır davranan ve hoşgörü gösteren milletler, harp ve muharebeyi cidden göze almış ve başarabileceklerine inanmış sayılamazlar. Gelecekteki harplerin yegâne başarı şartı da en çok bu arz ettiğim özellikte saklı olacaktır. Daha şimdiden Avrupa'nın büyük askeri milletleri hareket tarzını kânun haline getirmeye başlamışlardır. Biz Başkomutan olduğumuz zaman, Meclis'ten bir memleket müdafaası kanunu talep etmedik. Fakat, Meclis'ten aldığımız salahiyetle, aynı maksadı temin etmek için, kanun mahiyetinde olan belirli emirlerle maksadın teminine çalıştık. Millet, bundan sonra, bugüne kadar olan tecrübeleri de gözden geçirerek, aziz vatanı taarruz edilemez vaziyette bulunduran sebep ve şartları daha geniş ve daha açık ve daha kesin bir surette tespit eder."
Sayfa 332 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
- Ömer Hayyâm ve Matematik -
İbn Sina ekolüne mensup bir bilgin, filozof ve şair olduğu kabul edilen Ömer Hayyâm cebir, geometri, astronomi, fizik ve tıpla ilgilenmiş, müzikle uğraşmış, ayrıca adını ölümsüzleştiren şiirlerini kaleme almıştır. Devrin âlimleri tarafından güçlü bir hafızaya sahip olduğu söylenmiş filoloji, fıkıh, tarih ve kıraat sahalarında geniş bir bilgiye
Güngörmez
"Hiç sevmem kışları" derdi. Neymiş üşürmüş de kalın giymek zorunda kalırmış. "Hahh" dedim içimden. "Yazın da, kışın da mahallenin en pejmürdesi sensin..." Bunları o zamanlarda çok yakın olup da sevemediğim, şimdilerdeyse rahmetli olan canım arkadaşıma söylerken yıl 1995 aralığın 17'siydi. Şimdiyse 2006 yazının
Karşıma ne kadar da çok vazgeçmek bırakmakla alakalı şey çıkıyor. Çok değil daha 50 yıl önceki edebiyat bile vazgeçilememezlik üzerine kuruluydu. Ne oldu da insanlar artık vazgeçmeyi bırakmayı terk etmeyi iyileşme denen tuhaf hali üstün gördü. Hatta başarılı olmayı burada bile görüyoruz. En kısa sürede bırakabilene, acısını çekmeden atlatma
10/10 puan verdi
Kimsin sen ve nereye gidiyorsun?
*Spoiler içerir* Dorothy, Korkuluk, Teneke Adam ve Korkak Aslan’ın hikayesini anlatan bu kitabın bana neler hissettirdiğini ve neleri sorgulattığını anlatacağım. - “Kimsin sen ve nereye gidiyorsun?” Kitabı okurken bu cümleyle çok sık karşılıyoruz. Sophie’nin Dünyası'nda Hilde’nin aldığı mektup, Alice Harikalar Diyarında'da Tırtıl’ın
Oz Büyücüsü
Oz BüyücüsüL. Frank Baum · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202212,2bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.