Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Pek çok ilginç şey öğreniyordu. Güney Kore'de erkeklerin de makyaj yapması çok doğal bulunuyordu mesela. Eskimolar kendilerine İnuit denmesini istiyorlardı. İzlandalılar kuzu kellesi yemeyi çok seviyorlardı. Papua Yeni Gine'de sekiz yüzden fazla yerel dil konuşuluyordu. Biraz şüpheli buldu bunu. Japonya'da otomatlardan yumurta, tuvalet kağıdı, pirinç gibi şeyler alınabiliyordu. Kuzey ışıklarının en iyi izlenebildiği yer Finlandi­ya' nın Kuzey Kutup Dairesi içinde kalan Rovaniemi şehriydi ve İstanbul'dan uçuş dört saat kırk dakika sürü­yordu. Tayland'ın eski adı Siyam, Myanmar'ın Burma, Kongo'nun Zaire, Etiyopya'nın Habeşistan'dı. Bir zamanlar Yunanistan'a Hellas, İran'a Persiya, Irak'a Mezopotamya, Sri Lanka'ya da Seylan deniyordu. Panama Kanalı Büyük Okyanus'u Atlas Okyanu­su'na, Süveyş Kanalı Akdeniz'i Kızıldeniz'e, Don-idil Kanalı Hazar Denizi'ni Karadeniz'e, Korint Kanalı Ege Denizi'ni Adriyatik Denizi'ne bağlıyordu. Ne güzel denizlerdi bunlar. Dünya ne büyüktü.
Sayfa 153Kitabı okudu
Ağırlıklar…
En güzel manzaralar uçurumlardan görünür. Yani uçurum kenarlarından. Yamaç paraşütüne binip kendini boşluğa bırakmaya ne hacet! Boşluğa bırakılması gereken ağırlıklardır; seni bir hamalken kuşa çeviren.
Sayfa 22 - Şule YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Şimdilerde güzel kıyafetler giymek ve mak­yaj yapmak da en az uyku kadar nadir bulduğum şeylerdi.
Her şeyken sen, sensin! En doğal halinle 'sen'liğe çabala! Doğallık, kendilik kadar insanı güzel gösteren bir makyaj henüz bulun(a)madı. Bunun farkında olarak her işinde, herkes içinde, hep 'sen ol' ve (e)sen kal...
Sayfa 152Kitabı okudu
Dünyaca ünlü Stradivarius kemanlarının sırrı çözüldü...dünyanın en güzel sesli kemanlarının, uzun ve soğuk kışlarla kısa ve ılık yazlar yaşamış ağaçlardan yapıldığı belirlendi.
Sayfa 112
Reklam
KAN PORTAKALI Doktor konuşuyor. İlk tümcelerden sonrasını duymuyorum artık. Adamın dudaklarına odaklanmış gözlerim, annemin korku bulamacı bir renge boyanmış yüzüneyse hiç bakamıyorum. “Akciğerin sol lobunda portakal büyüklüğünde kitle...” Portakal büyüklüğünde... Kan portakalı mı? Portakal bahçelerindeki tüm portakallardan nefret ediyorum o
Diğer yarımı arıyorum
Bir gün, aşkı açıklamak için, eğlenceli hikayeyi uydurmuş: En başta, tanrılar insanları top şeklinde yaratmıştı. Her topun dört kolu, dört bacağı, dört ayağı, iki başı ve bir kız bir erkek olmak üzere iki de cinsiyeti vardı. Toplar istedikleri yönde yuvarlanabilirlerdi, çok mutluydular ve kendilerini çok güçlü hissediyorlardı. Bazen o kadar güçlü hissediyorlardı ki, kendilerini tanrıların yerine koydular. İşte o zaman, çağrılar buna katlanamadı. Öyle kızdılar ki, topların hepsinin ikiye bölmeye karar verdiler. O günden beri, insanlar mutluluğa kavuşmak için diğer yarılarına arayan yarım toplardır ;) Bu hikaye, insanların niçin birbirlerine çekici geldiklerini, niçin aşık olduklarını, niye birlikte olmak istediklerini açıklamaya çalışıyor. Tanımlanabilmek, kendilerini yine o eski günlerdeki gibi mutlu ve güçlü hissedebilmek için. Bu hikaye aynı zamanda, niçin herkesin birbirinin hoşuna gitmediğini daha açık açıklamak istiyor. Herkes, en baştaki yarısını arıyor ve bu nedenle de öne çıkan ilk kişiyi istemiyor. Elbette söz konusu topların asla var olmadığını biliyoruz biz. Ama, insanların birbirlerine bir biçimde çekici geldikleri ve birbirlerini rastgele seçmedikleri bir gerçek. Aşık olmak, birini seçmektir, sevilmek de seçilmektir. Ne güzel! Çünkü insanlar, birbirlerinin hoşuna gitmek için hayal kuruyor ve çok güzel şeyler yaratıyorlar. Şiirler, aşk mektupları yazıyor, şarkılar söylüyorlar, makyaj, güzel giysileri keşfediyor, cevherler ve parfümler tasarlayıp üretiyorlar, müzik çalıyor, dans ediyor, yeni yeni güzel yemekler buluyorlar…
Sayfa 10 - Günışığı Kitaplığı
En güzel manzaralar uçurumlardan görünür.
Reklam
Şimdi de hızla Araplaşıyoruz.
Uygurlar gün geç­tikçe isteklerini arttırıyorlar, memurlar karşı gelmeğe cesaret edemiyorlardı.Bunlardan bir kısmı Çinli elbisesi giyip Çinli hanımlarla evlendiler. Yani Çinlileştiler. Bu da Uygur Kağanlığının gerilemesinin en önemli sebeplerin­den biridir. Bögü Kağandan itibaren Kağanlar sarayda oturmağa başladılar.Kadınlar makyaj yapmağa, güzel giyinmeye başladılar. Alışkanlıklar değiş­ti. Eskiden erkeği ile harbe giden kuvvetli Uygur kadını yumuşamağa başla­dı.Eskiden Uygur adetleri çok iyi idi. Kağanla nazırlar arasında fazla fark yoktu. Harbe beraber giderlerdi. Savaşa çıktıkları zaman daima zafer kaza­nırlardı.
Sayfa 20 - Türk Dünyası Araştırmaları VakfıKitabı okudu
Bir yatırımcının üç tane kız arkadaşı vardır. Biriyle evlenecektir ama hangisini seçeceğini bir türlü bilemez. Bunun üzerine her birine 5000 dolar vermeye karar verir ve bu parayı nasıl değerlendireceklerini görmek ister. Birinci kız parayı alır almaz alışverişe çıkar, kuaföre gidip saçlarını yaptırır, makyaj malzemeleri alır, manikür, pedikür derken yatırımcının yanına döner ve şöyle der: "Seni o kadar çok seviyorum ki bana verdiğin bütün parayı sana daha güzel görünebilmek için harcadım." İkinci kız parayla televizyon, müzik seti gibi elektronik eşyalar alır, sonra da hepsini yatırımcıya verir ve der ki: "Seni o kadar çok seviyorum ki bana verdiğin bütün parayla yaşamını kolaylaştıracak şeyler aldım ve hepsini de sana hediye ediyorum." Üçüncü kız 5000 doları aldıktan sonra borsada yatırım yapar, parayı iki katına çıkarır, 5000 dolarını adama geri verir ve kalanı ile de yine yatırım yapar ve der ki: "Seni o kadar çok seviyorum ki sana paranı iade ettim ve elde ettiğim kazancı da geleceğimiz için yeniden yatırıma yönlendirdim." Yatırımcı her bir gelin adayının parayı nasıl değerlendirdiğini uzun uzun düşündükten sonra en güzel olanıyla evlenir!
"En güzel manzaralar uçurumlardan görünür.."
406 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.