Kapının tam karşısındaki duvarda Atatürk’ün neredeyse bütün duvarı kaplayan, kahve içerken bir resmi var ya, o resimde kendimce bir huzur, sakinlik bulurdum: Ata’nın huzurunda çay, kahve içiyoruz.
Fırtınanın esintiye dönüşmesiydi o. Her an kendini yenileyen hücre gibi, her yeni güne bir keşifti o. Sükûnetti tüm gürültülere mukabil. Mola vermekti durmaksızın dönen dünyaya rağmen. Huzurdu, manaydı. İnsan adedince seyir, çiçekler nevince renk cümbüşüydü. Ve en önemlisi kalbin kibrini paramparça eden gözü kara bir cengâverdi. Her insandaki
Cengiz Aytmatov’un yeri bende çok özeldir. Lisedeyken okuduğum Gün Olur Asra Bedel isimli romanı, edebiyata olan ilgimi artıran romanlardandı. Yıllar sonrasında okuduğum Beyaz Gemi ise çok daha küçük ama yine de çok güzel bir romandı. Cengiz Han’a Küsen Bulut, Gün Olur Asra Bedel evrenine küçük bir kaçamak iken yazarın en son yazdığı roman Ebedi