"Biz bu Kur'an'ı sana vahyetmekle, en güzel kıssaları, gerçek bir haber (kıssa) olarak sana aktarıyoruz. Oysa sen, daha önce bundan haberi olmayanlardandın."(Yûsuf,12/3)
Şimdi biz bu ayette bir tarihî bilgi ile karşılaşıyoruz. Bu bilgi yanlış olabilir mi? Biz, Kur'an'ın nazil olduğu ortam düşünüldüğünde, bunun mümkün olamayacağını söyleriz.
Çünkü, eğer Hz. Muhammed (s.a.v.) 40 yaşından önce bu kıssaları biliyor ve Mekke ortamında anlatıyor olsaydı, sahabeler bundan haberdar olurlardı. İlk Müslüman olanlar, en yakın arkadaşlarıydı. Onlar pek çok fedakârlıkta bulunuyor ve samimiyetle inanıvorlardı. Ayrıca, zahiren hatalı gibi görünen konularda dinden çıkmalar oluyordu. O hâlde bu bilgi hatalı olsaydı, Kur'an'da açıkça bir hata ve yalanın olduğunu anlayan sahabeden, dinden çıkma tepkileri olmasını beklemeliydik. Hatta böyle açık bir hatanın, dinin sonunu getirmesini beklerdik. Oysa Kur'an'da defalarca tekrarlanan bu bilgi, böyle bir şeye sebebiyet vermemiştir.
Kitap boyunca bu yorum metodunu sık sık kullanacağımız için böyle uzun bir temellendirmede bulunduk.
Aslında sahabeninkine benzer bir durum Mekke müşrikleri, Yahudiler ve münafıklar açısından da geçerlidir. Açık ve anlaşılır bir yalan beyan Kur'an'da olsaydı, tüm müşrikler bunun propagandasını yapmakta yarışırlardı.