-"... Yaşadığımız zaman diliminde, içinde zerre miktarı ıztırab kırıntısı kalmış herkesi yukarıdaki sözler sarsmakla kalmaz, yaşadığı hayatın çirkefine bakıp utanç içerisinde eve kapatır. Günümüz insanının bir kısmı ev-iş-yatak arasında ömrünü tüketmekte ve kadın mefhumunu da bu üçlü içerisinde değerlendirerek daha fazla düşünmek istememektedir. Kadın, Yunan mitoslarından daha fazla istismar plânında bugün; Hind mitosundaki Kama’nın karısı Şehvet’ten daha fazla cinsel meta olarak meydan yerinde. Ve yine birçok filozof, “mücerred fikir” değerinden uzaklaşan-uzaklaştırılan kadının yaşadığı bu travmaya şifâ olacak, hattâ teselli olacak ilâcı-reçeteyi teklif edememiş, keşfedememiştir. Aksine, en derin addedilen filozof bile, kadını kapitalizm-sosyalizm-feminizm-personalizm-liberalizm gibi sömürgeci sistemlerin kucağına itmekte bir beis görmemiştir. Batı düşüncesinin sembol isimlerinden Montesquieu’nun şu sözü, bir tükenişin ve iflasın ifadesidir aslında:
– “Tabiat, erkeğe akıl ve fikir vermiştir, kadına sadece güzellik ve süsü. Eğer kadının bu dış görünüşü ortadan kalkacak olursa onun ehemmiyeti ve değeri kalmayacaktır...”
(Ercan Çifçi-Akademya Dergisi, III.Dönem, 1.Sayı, 12 Eylül 2017)