Beyaz Ölüm Kuşları
Sonra bir gün anneler de ölür. Böcekler ve kertenkeleler ölür. Boşalır suyu havuzun kum seddi yıkılınca, Sivrisinekler ve kağıttan kayıklar ölür. Sonra o gün çocuklar da ölür. Biz hepimiz önce küçük bir çocuktuk. Sonra büyüdük hepimiz çocuk olduk. Balçıktan bir külçe olan dölleri, En iri elleriyle kepçeliyen ve biçimliyen, Ve hep önce kendiyle
Yorgun ve yalnızım kaldırımlara misafirim… Gecenin gözleri üzerimde.Denizin ortasında küçük bir adayım, yüzme bilmem… Yüreğimi bir yere bırakmışım, bıraktığım yerden çok uzaklardayım. Kapıları kapatmışım üstüme, sürgüleri beynime çekmişim. Hey sabreden derviş banada sabretmeyi öğretsene. Ben deliyim, Ama çok şey bilirim. Renkler ve
Reklam
Gitmek
Bugünlerde herkes gitmek istiyor. Küçük bir sahil kasabasına, Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara.. Hayatından memnun olan yok.
İlk roman denememin giriş kısmı, yorum yapabilirsiniz :)
Hastane soğuktu ama ara sıra camdan gelen hafif esinti olmadığında dayanılabilir haldeydi bu soğukluk. Evden aceleyle çıkmasam mutlaka bir hırka alırdım üstüme ama aniden çıkınca olayın farkına varamadım açıkçası. Gelen giden de yok bir süredir, yüzünde kocaman bir ben olan ve onunla konuşurken o kocaman siyah bene odaklanmaktan başka şansınızın
Kendim İçin Yaşasaydım Nasıl Bir Hayatım Olurdu?
Yeni home-office yaşamımda yine hiçbir şey değişmemiş gibi yataktan fırladığım bir sabah, aklıma bu soru geldi: “Kendim için yaşasaydım nasıl bir hayatım olurdu?” Ben de bunun hayalini kurmaya karar verdim. Bu henüz bir hayal çünkü hala bana para ödeyen şirketin patronu için çalışıyorum. Bu ise gerçek. Bu sabah uyandığımda kendim için yaşadığım
eskidendi somye yatağın üstende yatıp altındaki leğenlerle oyunlar oynamak, komşunun bahçesine atlayıp bir kaç erik kopartıp yemek, zilini basıp kaçmak, insanoğlu büyümemeli büyüdükçe çirkinleşti çünkü. anam bahçedeki leğende yıkardı. suyu güğümde kaynatırdı. evin damının üstünde çinkolar vardı ve bu çinkolar soğuk ve yağmurlu kış aylarında akıtırdı. akan yeri bulmak ne mümkün zaten hangi biriyle uğraşacaksın tek çözüm küçük taslar koymaktı. tuvalet mi o da evin dışındaydı bir çok zaman cardon fare çıkardı tuvalete gitmek ürkütücüydü. önceleri oyuncaklar daha bir güzeldi alırdık elimize toprağı kıvamını suyla ayarlayıp kimi zaman kamyon kimi zaman araba yapardık. scooter yoktu sanayiden yada eski ürünlerin rulmanlarından tahta kaykaylar yapardık. uçurtmalar hazır satılmazdı sazlık alanlara gider kamış toplar onları bir güzel keser terazisini de ayarladık mı tamamdır. uçmaya hazır. oyuncak silahlarda yoktu bizim en büyük silahımız kuş lastiğiydi bir tane ağaç bulur ağacın v şeklinde gelen dalını kopartır ucuna da don lastiği taktık mı yeni silahımız olurdu. havai fişek alamazdık bir yalak kazar içine su doldurur o suya da biraz da karpit atar üzerine teneke bu tenekeden bir delikle kağıt o kağıdı yaktık mı uçsun o kutular kaç metre olduğu belli olmadan. yıldız saçan olarak elektrik tellerine bisiklet teli atardık evlerde elektriklerin kesildiğini bilmeden. bisiklet mi sorun değildi 2.el bisikletten alır ona bir güzel zımpara çeker boyardık. eskiden ne güzeldi be çelik çomak oynardık, birdirbir, zımbırzımba oynardık. şimdilerde ise eskileri özlüyor insan...
1,000 öğeden 891 ile 900 arasındakiler gösteriliyor.