İskenderiye Kütüphanesi ve Museion
İskenderiye Kütüphanesi'nin insanlığın entelektüel tarihinde ve kültürel gelişmesinde eşsiz bir yeri vardır. Büyük İskender'in (MÖ 356-323) imparatorluğunun, kendisinin ölümünü takiben ordu komutanları arasında paylaşılmasından sonra Ptolemaios'un payına Mısır düşmüştü. Burada, Ptolemaios Krallığı'nın kuruluşunun hemen başlarında ya I. Ptolemaios (Soter) (MÖ 367-283) veya II. Ptolemios (Filadelfus) (MÖ 309-246) dev bir kütüphane ve araştırma kurumu (Museion) kurdu. Bu kurum krallığın başkenti olan İskenderiye'deydi. İlkçağda kütüphanenin şöhreti destansal boyutlara ulaşmıştı. İlkçağ dünyasının hemen tüm eserlerinin burada toplandığı rivayet edilir. Araştırma kurumunda çalışan bilginler, en eski metinlerden başlayarak tüm kitapların eleştirel yayımlarını yaptılar ve bu surette metin eleştirisi geleneğini başlattılar (baskının olmadığı toplumlarda, kitaplar elden ele kopyalandığı için, yanlışlar sürekli birikiyordu. Metin eleştirisinin amacı, ilk yazarın elinden metnin nasıl çıktığını saptamaktır). Sonra, günün birinde bu dev kütüphane bir felaket sonucu tahrip oldu. Karanlık çağların bu kütüphanenin (ve Bergama'daki gibi daha küçük benzerlerinin) ortadan kalkmasıyla başladığı söylenir.
Sayfa 42 - İlk Uluslararası Araştırma MerkeziKitabı okudu
“Bunun denemeye değer bir plan olduğunu düşünüyorsan, işe yarayacağı konusunda sana güvenmem gerekir.” “Öyle şeyleri garanti edemezsin! Sonuçta, ihtiyacımız olan bütün kitaplara sahip olduğumuzda bile, yine de atlayacak en yüksek uçurumu bulmakta ısrar ettik. Ama biraz soluk almaya gerçekten ihtiyacımız var. Bilgiye gerçekten ihtiyacımız var. Ve belki bin yıl sonra, atlamak için daha küçük uçurumlar seçebiliriz. Kitaplar aptal, salak olduğumuzu bize hatırlatmak için var. Onlar gösteri alayı caddeden geçerken Sezar’a ‘Fani olduğunu hatırla Sezar,’ diyen muhafız kıtası gibiler. Çoğumuz ortalıkta koşturup herkesle konuşamayız, dünyanın bütün şehirlerini tanıyamayız; zamanımız, paramız veya o kadar çok arkadaşımız yoktur. Senin aradığın şeyler dünyada Montag, ama sıradan insan onların yüzde doksan dokuzunu ancak bir kitapta görebilir. Garanti isteme. Tek bir şey, tek bir kişi veya makine ya da kütüphane tarafından kurtarılma arayışına da girme. Kendini kurtar, boğulursan da en azından en azından kıyıya doğru gittiğini bilerek ölürsün.”
Sayfa 108 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
ŞUBAT 2018 KİTAP RAPORU 1 – Kibele Öygüleri 2 – Önder Kayhan 2 – Bir Nefes İstanbul – Aret Vartanyan 3 – Toza Sor – John Fante 4 – Kazanan Yalnızdır – Paulo Coelho 5 – Yaralı Temmuz - Abdülkadir Paksoy Meslektaşım Prof. Dr. Önder Kayhan hocanın masal tadında anlatımıyla Anadolu’nun ilk yerleşimcilerinin, belki de gerçek atalarımızın öyküleriyle
104 syf.
·
Puan vermedi
·
12 saatte okudu
Başka Zaman Kütüphaneleri
Başka Zaman Kütüphaneleri
Zoran Zivkoviç
Zoran Zivkoviç
Sırp yazar Zoran zivkoviç'in 2003 yılında Dünya Fantezi Ödüllü kitabından sonra bu kitabında da fanteziyi ilmek ilmek işliyor. Normalde fantezi çok okumadığım için kendimi denemek isteyip bu kitaba başladım. Kitap biraz kopuk geldi bana şöyle ki 6 bölümü var her bölümde karakter farklı bir yerde güne başlıyor mesela en küçük kütüphane bölümünde kitabın kapağı her kapandığında içi değişiyor farklı kitaba dönüşüyor. Sanal kütüphane bölümünde yazarın haberi olmayan bir sürü kitabı internette oluyor her bilgiyi içeriyor gibi olaylar etrafında yazılmış küçük bir kitap. Değişiklik olsun farklı tür okumak istiyorum derseniz eğer bu kitap diğerlerine göre baya farklı eğlenceli bi tarafı da var gerçekten olayları gözününüzde canlandırınca bir kitabın intihar etmesi, attıkça geri gelmesi, canlanması vs bir yandan ilgiyle okuttu kendini bana. İyi okumalar :)
Başka Zaman Kütüphaneleri
Başka Zaman KütüphaneleriZoran Zivkoviç · Ketebe Yayınları · 2022853 okunma
Erkeklere ait zindanın üst katında -şu an kütüphane olarak kullanılan küçük bir kilise vardı. İngilizler, avluyu kiliseye bağlayan koridorun zeminindeki camlı bölmeden keyifle aşağıda üst üste duran köleleri seyreder, sonra da içeri geçip ayin yapardı. İnsan onurunu ayaklar altına alan zindan şartlarına rağmen hayatta kalanlar, üzerinde "dönüşü olmayan kapı" yazan yerden geçip, gemilerle ABD ve İngiltere'ye, yani ölüme taşınırdı. Dünyadaki en kapsamlı zulümlerden birine tanık olan Cape Coast Kalesi'nde sergilenen fotoğraflar, duvarlara asılı zincirler, bekleme ve işkence odaları Batı'nın kölelik algısını deşifre eden en güçlü kanıtlardan biridir. Cape Coast hiçbir şeyin acıtamadığı kadar sızlatır insan yüreğini. Sanki hâlâ yerin altına doğru uzanan dehlizlerin taş duvarlarında, el ve ayakları zincirlere vurulan, kocasının gözleri önünde ırzına geçilen, tecavüze direndiğinden dolayı köpeklere parçalattırılan ya da adi eşyalar gibi gemilere yüklenip Avrupa ve Amerika'ya nakledilen çaresiz kölelerin feryatları yankılanıyor
Timur'un başında, kenarı bir kürk bulunan sivri bir külah vardır. İslam'a özgü ve gerçeğe uygun olan sarık yoktur. Yüzü uzun, elmacık kemikleri çıkıktır. Kaşları kalındır. Gür bıyıkları ağzının iki yanından sarkar. Çenesinde küçük bir sakal vardır. Bazı resimlerde de yanaklarını çevreleyen basit bir çember sakalı vardır. Çoğu kez yüz ifadesi, sert, acımasız, üzgün, keskin çizgileri belirli, kırışıkları yer yer derin izler taşıyor. Paris'teki Ulusal Kütüphane'nin Oyma Baskılar bölümünün bir deseni üzerinde, Timur'un büstünün çevresinde, Selçuklulardan bu yana Türklerde en çok kullanılan simgeler olan güneş ve ay vardır.
Sayfa 158 - Milliyet YayınlarıKitabı okudu
Reklam
511 öğeden 431 ile 440 arasındakiler gösteriliyor.