Matt Hayg’ın kitaplarını nedense hep yarım bırakmışımdır, bu da onlardan biri. Sanırım kitapların doğru zamanları var ve şu an benim için en doğru zamandı. Yazar hayatındaki zorluklarla mücadele ettiği 24 yaşından itibaren depresyon ve anksiyete bozukluğuyla başa çıkan ve kitaplarında yaşamın içindeki küçük mutlulukları vurgulayarak okuyuculara, hayatta kalmanın ve umudun her zaman var olduğunu anlatıyor.
Kitaptaki kahraman Nora, hayatındaki seçimlerinden memnun olmayan bir genç kadın. Bir gece kendini öldürmeye çalışırken, kendini Bayan Elm tarafından yönetilen gizemli bir kütüphanede bulur. Bu kütüphane, farklı seçimlerin sonuçlarıyla dolu milyonlarca kitapla doludur ve her bir kitap farklı bir hayatın kapılarını aralar. Nora, mutlu olduğu bir yaşamı bulabilmek için bu kitaplardan birini seçmeye çalışır. Gece Yarısı Kütüphanesi, yaşamın farklı olasılıklarını gözler önüne seriyor. Hayatımızda olmayanları düşleyip durmak mesela. Belki farklı bir okula gitseydim, başka bir iş seçseydim, belki de o kişiyle evlenseydim gibi düşüncelerle kıyaslarız.
Ancak, bu kıyaslamalar bizi şu anki anımızın değerinden uzaklaştırabilir. Aslında, yaşadığımız anlara odaklanarak, kendimizi geliştirerek ve her günü daha dolu yaşayarak hayatımıza anlam kataraz. Geleceği hayal etmek güzel, ancak şu an elimizde olanları değerlendirerek, hayatımıza güzellik katabilir ve her günü daha anlamlı kılabiliriz.