Şiirler, duyguları bileyler ama kimseyi kesmez. T.Z.
.
Yazardan okuduğum ikinci şiir betiği. Bu kez başka diyarlara da gidiyoruz dizelerde. Yine bazen sevgi, özlem; bazen yalnızlık, bireysellik. Yeri geliyor "işte bu!" dediğimiz bir duyguyu buluyoruz. Hemen birkaç sevdiğim dizelerden paylaşayım.
.
"Asık suratlı bir sokak lambası
Saat gecenin bir yarısı
Dertlerim neredeyse safran sarısı
Düşüp duruyor yerdeki su birikintisine suretim
Elinden tutup kaldıran da yok
Görenler üstüne basıyor az çok..."
.
"Bir şehri terk ettiğinde
Aslında kendini de terk edersin
Fark etsen de fark etmesen de"
.
Bazen de sevdiğini koruyan dizeler:
"Bir sana bir şey olmasını istiyorum
Zihnimdeki bu savaştan uzak bir yerde olmanı diliyorum."
.
Nöronları renklendiren bir okuma deneyimi sunuyor bu şiirler. Benim ilgimi çeken bir diğer nokta da tasarımı oldu. Dışındaki kalın dokulu kapak sanki kişinin dışındaki o ördüğü duvar gibiyken arasındaki o yazılı ince yaprakların esnekliği bireyin içindeki duygu evrenini yansıtır gibi. İlk kez bir şiir betiğinde böyle bir duyguya kapıldım. Okumasını bilen her birey, karşıdakinin örülmüş setlerinin ardını görebilir, bunu da en güzel şiir okuyanlar yapabilir. Çünkü duygudaşlığı geliştirme özelliği vardır şiirlerin, insan kalabilmeyi sağlar. Bu güzel dizeleri şiirseverlere öneririm.
.
betikle esen kalın.