"ekmek sıcak, Allah güzel, sen iyi"*
Bundan yıllar önce Ramazan ayındayız, vakit ikindi. İnternette dolanırken bir sayfada karşılaşmıştım bu dizeyle. Bir fotoğrafın altına yazmışlardı, hiç unutmuyorum; yemyeşil bir arazi, gök pırıl pırıl. Küçük bir kız çocuğu elinde uçurtmasını uçurarak koşuyordu, Alp Dağlarının eteklerindeki çıplak
Hemen her siyer kitabına Hz. Muhammed öncesi Arap coğrafyası anlatılarak başlanır. Daha sonra peygamber dönemi ve dört halife dönemi Arap coğrafyası ile devam eder bu anlatım. Peki 610-632 yıllarının çok büyük bir kısmında henüz müslüman olmayan kavimlerin gözünden Arap coğrafyasını okumak ister misiniz? Evet diyorsanız o zaman doğru yerdesiniz.
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun.
Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar.
Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı.
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.
Desem ki
Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini
Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm
Sende tattım yemişlerin cümlesini
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar
Yine bir #şiirgecesi sonrasından herkese merhaba. Yeni şairlerle tanışmayı ve onların o bana çok yabancı mısralarından geçerek iç dünyalarına varmayı çok seviyorum. #hercumaşiirgecesi rutinimin dün akşamki konuğu #ahmetölmez ‘di. #akışkanhayvanlar adını vermiş şiir kitabına ki bu çok ilgimi çekti görür görmez. Şiir isimleri de birbirinden
Henüz kapağını yeni kapattığım ve bittiği gerçeğiyle yüzleşmeye çalıştığım "Denemeler" incelemesini yapmazsam bana küsecek gibi hissediyorum. Bazı kitaplar daha ilk sayfalarından itibaren bize farklı bir okuma deneyimi sunacaklarını fısıldarlar ki bu kitapların yeri çok başkadır. İşte denemeler de benim için o kitaplardan biriydi.
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar