Yaşlanmakta olan yüzü düşünceliydi, kederliydi.
Kadınsı bir pişmanlıkla bakıyordu ağaçlara.
Artık bir öğretim üyesi yoktu ortada; kolay
sevinen, kolay üzülen, aklı bir şeye ermeyen,
alıştığımız bir Kırgız kadını vardı. Gençliğinin
anılarına dalmıştı; hani türkülerde söylenir: en
yüce tepeden bile çağırsanız artık size
dönmeyecek olan gençliğin...