Gerçeği söylemek gerekirse. Ku’ran ve hadislerde betimlenen eli, yüzü, ayaklan, parmaklan olan, uyuklamadan tahtına oturmuş (Taha 5), evreni dilediği gibi yöneten (Bakara 253) yönetimi hususunda hiçbir ilke ve otoriteye bağlı olmayan (Enbiya 33), kızınca intikam alan (İbrahim 47), kendine tuzak kurana tuzak kuran (Enfal 30) ve oldukça keyfi hareket eden Tanrı da İslam öncesi Arap toplumunun yakından tanıdığı Ortadoğu geleneğindeki kralın/sultanın bir izdüşümü gibidir. Kaldı ki Kuran ve hadisler, Tanrı için melik ve sultan deyişini kullanmaktadır.
Kur'an'ın bazı ayetlerinde fikri merak uyandırılıp araştırma ruhu teşvik edilmektedir:
"İnkâr edenler, gökler ve yer bitişik iken onları ayırdığımızı ve her canlıyı sudan yarattığımızı görmezler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?"
(Enbiyâ/30)
Küfre sapanlar/inkâr edenler, gökler ve yer (bir madde halinde) birleşik iken onları (büyük bir patlama ile) ayırdığımızı ve her canlı şeyi sudan yarattığımızı bilmediler mi? Onlar hâlâ inanmazlar mı?