Hakkın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine,teslim ol.Bırak hayat sana rağmen değil,seninle beraber aksın."Düzenim bozulur,hayatı altı üstüne gelir"diye endişe etme.Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını? ELİF Ş
Korku mu sevgi mi? Hayatımızda SIKLIKLA aşağıdaki hangi belirtiler tezahür ediyorsa, o duygu hayatımıza daha çok hükmediyor demektir. Korkular hasta eder, sevgi iyileştirir. Korku yüreği daraltır, sevgi genişletir. Korku zihni bulanıklaştırır, sevgi netleştirir. Korku endişe üretir, sevgi huzur verir. Korku kısıtlar, sevgi yaşar ve yaşatır. Korku hiyerarşiktir, sevgi eşitlikçidir. Korku ayırır, sevgi birleştirir. Korku yok edicidir, sevgi yaratıcıdır. Korku yargılar, sevgi değerlendirir. Korku karamsardır, sevgi iyimser. Korktuğun birini sevemezsin. GERÇEK saygı sevgi temellidir, korku değil. Sevginin olmadığı her yerde korku vardır. Korku sevginin yokluğudur. Sevgi ışık, korku karanlıktır. Bir mum ışığı bile koskoca salonu dolduran karanlığı yok etmeye yeter. Bir yudum sevginin bile umutsuz bir yaşamı aydınlatması gibi.
Reklam
Ben bir Charles Bukowski modası olduğunun farkında değilim. Yalnız yaşayan biriyim, kalabalıktan hoşlanmam; bu tür tuzaklara düşmeyecek kadar yaşlı, kuşkucu ve çakalım. Bu iki haftada yaptığım üçüncü söyleşi, ama ben buna modadan ziyade matematiksel bir tuhaflık olarak bakıyorum. Umarım hiçbir zaman moda olmam. Moda olmak lanetlenmek demektir. Bende ya da yaptığım işte bir tuhaflık var demektir. Sanıyorum 46 yaşında, 11 yıl boyunca sessizce çalıştıktan sonra böyle bir şeyden endişe etmeme gerek yok. Tanrılar benimledir umarım. Benimle olduklarını düşünüyorum.
''Freud'un bir incelemesini hatırlıyorum.Edna S.Histerik burun felci vakası.tavşan taklidi yapması rica edildiğinde bunu beceremiyordu..Bu olay çoğunlukla acımasız arkadaşlarının arasındayken onda büyük endişe yaratıyordu.'hadi Liebchen,bize nasıl tavşan taklidi yaptığını göster bakalım'sonra hiç utanıp sıkılmadan burun deliklerini
İnsan Bir damla kan ve bin endişe.
Sayfa 7 - Şirazlı Sadi, 13. yüzyılKitabı okudu
Senebesene yanlış hayaller, yanlış erkekler, yanlış ilişkilerle yıpranmış; babasız büyümenin kırgınlığını hala atlatamamış; sevgilileriyle kanlı bıçaklı olmuş, kalp kırmış ve kalbi kırılmış; el âlemin ne dediğini gereğinden fazla ciddiye alan, hâlâ tam olarak kendini tanıyamayan; Allah ya kendisini sevmezse, görmezse, esirgemezse diye endişe eden, gene de O’na sitem etmekten geri duramayan; sadece roman yazdığı zaman mutlu ya da tam olabilen; edebiyat dışında geçen her anı soru işaretleri, çelişkiler ve yalpalamalarla örülü; tam olarak neden yazı yazdığını bilmeyen ama yazı yazmazsa yaşayamayacağına inanan; henüz yeterince olmamış-pişmemiş-büyümemiş, layıkıyla “elhamdülillah” dememiş; ha bire düşüp dizlerini kanatan yarı kız çocuğu yarı kadın bir mahlûk görüyorum kendime bakınca. Ama bunu itiraf etmeye dilim varmıyor…
Reklam
Tavşan gibi korkak uykular vardır. En küçük bir endişe ruhta çıt çıkarsa dört nala kaçarlar.
On dördüncü kural: Hakk'ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. "Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. "Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını."
"İnsanların, her an kötü bir haber alacaklarına dair duydukları endişe ve ihtiyat nedeniyle birbirlerine baktıklarını sanırdım eskiden. Sonra birbirlerine bakarak hayatın tuhaflığı için uygun sözcükler aradıklarına inandım. Zira bu tuhaflık, insanın görmesine dahi fırsat bırakmadan gözlerde fırıl fırıl dönüyor."
Ben bir Charles Bukowski modası olduğunun farkında değilim. Yalnız yaşayan biriyim, kalabalıktan hoşlanmam; bu tür tuzaklara düşmeyecek kadar yaşlı, kuşkucu ve çakalım. Bu iki haftada yaptığım üçüncü söyleşi, ama ben buna modadan ziyade matematiksel bir tuhaflık olarak bakıyorum. Umarım hiçbir zaman moda olmam. Moda olmak lanetlenmek demektir. Bende ya da yaptığım işte bir tuhaflık var demektir. Sanıyorum 46 yaşında, 11 yıl boyunca sessizce çalıştıktan sonra böyle bir şeyden endişe etmeme gerek yok. Tanrılar benimledir umarım. Benimle olduklarını düşünüyorum.
Reklam
Platon'a iki soru sormuşlar: Birincisi; "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nedir?" Platon tek tek sıralamış: Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler. Yarından endişe ederken bugünü unuturlar. Dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yaşarlar. Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler. Sıra gelmiş ikinci soruya; "Peki sen ne öneriyorsun?" Bilge yine sıralamış; Kimseye kendinizi "sevdirmeye" kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi "sevilmeye" bırakmaktır. Önemli olan; hayatta "en çok şeye sahip olmak" değil, "en az şeye ihtiyaç duymaktır".
Gertrude'un iyi tarafı, anlamadığı zaman anlıyormuş gibi yapmamasıydı. Diğer insanlar bunu sık sık yaparak akıllarını yanlış ve belirsiz bilgilerle doldururlar, sonra da yanlış şekillerde akıl yürütürler. Net bir fikir vermedikleri sürece bütün kavramlar Gertrude için bir endişe, bir rahatsızlık kaynağı oluşturuyordu.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.