ENDÜLÜS'E AĞIT Yüce Şeriat, yârinden ayrılmış bir genç gibi. Güçlü bir genç gibi, sessiz fakat gözünde gözyaşı dolu. İslâmdan boşalıp inkâr karanlığıyla dolan Endülüs için, Ulu Şeriat, karalar bağladı, gece gündüz yas tuttu. Cami kilisedir artık, hilâl yerine haç asılı. Nur yüzlü ezan yerine, bitmeyen bir çan sesi, bir baykuş uğultusu.. (Ebülbeka Salih Bin Şeref)
ENDÜLÜS'E AĞIT Ah! Yarımadada İslâma göz değdi. Yağdı belâ yağmur gibi. Şimdi o canım Endüslüs şehirlerinde, İslâmın ne namı var ne nişanı; sanki hiç olmamıştı, sanki baştanberi yoktu. (Ebülbeka Salih Bin Şeref)
Reklam
ENDÜLÜS'E AĞIT Altınları yığdı yığdı da bir dağ yaptı Karun, hani o dağ? Hani Ad, hani Adnan, hani Kahtan, dünya nimetlerinin köpüren yurdu? Reddi mümkün olmayan bir hâle uğradılar. Bir masal oldu onlar. Bir varmış bir yokmuş. Bir toz toprak bulutu. O taçlar, o devletler, o mülkler saltanatlar, bir rüyadır artık. Her biri, hayalden geçen gölge gibi, zamandan geçip durdu. (Ebülbeka Salih Bin Şeref)
ENDÜLÜS'E AĞIT Çıkan iner, kalkan düşer, her yükselişin var bir sonu. Niçin bunca gurur maldan mülkten, addan sandan insanoğlu. Oluşta ne var ki olduğu gibi dursun, hiç değişmesin. Sen de gök gibisin, bir gün masmavi güneşlik, bir gün bulutlu. Bu dünya kime kalmış, yaramış ki kalsın yarasın sana da. Yok hiçbir çizgisinde bu yeryüzünün ölmezlik rengi ve ölmezlik kokusu. (Ebülbeka Salih Bin Şeref)
endülüs'e ağıt
Uyan ey gafil kişi ibret denizi zaman Sen uyumuşsan da, asla uyumaz zaman ~Ebul Beka Salih bin Şerif
endülüs'e ağıt
Kime uzatmış ki bir şefkat eli bu dünya? Kime ebedilik vermiş, kime yaramış sonsuzca? ~Ebul Beka Salih bin Şerif
Reklam
29 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.