Adana, Fransız karargâhı bu dağlarda 10-15 bini bulan Türk kuvvetlerinin toplandığını zannediyordu. Halbuki onları yenenler, küçük müfrezelerdi. (...) Fransızlar için Toroslar artık tekinsizdi. Binbaşı Menil gerçi teslim olmak istemiyordu. Bir çıkış hareketine girişti. Birtakım patikalardan, sapa yollardan kurtulacağını zannetti. Yolu şaşırdı. Gülek köyünden, dağda karısıyla giden bir köylü onlara yollarını göstereceğini söyledi. Karısını da köye haber için koşturdu. Netice şu oldu ki, yol gösterici köylü, Fransızları Kar Boğazı'na, Panzin çukuruna sürükledi. Artık çıkış yoktu. Karısının haber ilettiği Gülek köylüleri ise, tepeleri tutarak ilk ateşi açmışlardı. Etraftan yetişenler de oldu. Gerçi Fransızların önlerini kesenler hiç denecek kadar azlıktı. Şu kayayı, bu kayayı tutmuş 40-50 kişi. Fakat dağlar inleyip duruyordu. Netice şu oldu: Menil önce toplarını, ağırlıklarını bırakarak bir çıkış aramak için sağa, sola saldırdı. Sonra etrafının binlerce Türk tarafından sarıldığını sandı. "Asil Türk Ordusuna teslim olacağını" bildirdi. Bir Ermeni tercümanlık etti. Bir Türk Subayı, etrafı çeviren büyük kuvvetlerin kumandanı rolünü oynadı. Menil askerlerine bir at üstünde son nutkunu verdi. Son sözleri şunlardı:
"Vazifelerinizi çok iyi yaptığınızdan dolayı hepinizin ellerinizi sıkmak isterdim. Fakat şimdi buna ne sizin, ne de benim vaktimiz müsait değil. Yine de şerefli Türk Ordusuna teslim olduğumuzdan dolayı müteselliyim. Hayatımız emniyet altına alınmıştır." (1)