Hatırlayın; hani sizler sayıca azdınız ve yeryüzünde zayıf bırakılmışlardınız, insanların sizi kapıp-yakalayıvermelerinden korkuyordunuz. İşte O, sizi (yerleşik kılıp) barındırandı, sizi yardımıyla destekledi ve size temiz şeylerden rızıklar verdi. Umulur ki şükredersiniz.(Enfal suresi 26)
Açıklama;
Umulur ki, şükredersiniz" sözleri ele alındığı çerçeve içinde çok önemlidir. Müslümanlar, sadece Allah onları Mekke'de zayıf durumlarından kurtarıp Medine'nin güvenli ortamına kavuşturduğu ve hayatın güzel ve temiz rızıklarını lutfettiği için şükretmekle kalmamalılar. Onlar aynı zamanda şükürlerini pratikte yaşayarak göstermeli, Allah'a ve Rasulü'ne itaat etmeli ve Allah'a güvenip İslam uğrunda karşılaşılan tüm güçlük, tehlike ve engelleri cesurca göğüsleyerek bu davanın başarıya ulaşması için gayret ve samimiyetle çalışmalıdırlar. Onlar eğer Allah yolunda samimiyetle çaba harcarlarsa, O'nun daha önceden olduğu gibi yine Yardımcı ve Veli'leri olacağına ve kendilerini her tür tehlikeden kurtaracağına inanmalıdırlar. O halde şükür sadece nimeti kabul edip tasdiklemek değildir; o pratikte de görülecek bir şekil olmalıdır. Eğer bir kimse kendisine nimet verenin, lütfunun değerini kabul ettiğini söyler, fakat onu memnun etmek için hiçbir şey yapmaz, ona samimiyetle hizmet etmez, ya da onun gelecekte de aynı lütfu göstereceğinden şüphe ederse, bu şükür değil, nankörlüktür.