Doğan Cüceloğlu'nun ilk defa bu kitabıyla tanıştım ve neden bu kadar geç kaldım bu kitaba ve okumadığım içinde kendime sitem ettim açıkçası. Kitap psikoloji alanında yazılmış akıcı bir kitap ve üzerinde düşündüren acaba bende mi böyleyim dedikten sonra kendinizi düzeltemenizi sağlayan bir kitap.
Üniversite öğrencisi Timur ile profesörlükten emekli Yakup Bey tanışırlar. Yakup Bey, Timur'un gözlerinde duygu, düşünce ve davranışlarıyla yaşamı özgürce kucaklayamayan, özüne ulaşamamış bir gencin iç yalnızlığını ve burukluğunu görür. Aylar sürecek bu sohbet Timur için kültür robotluğundan "şahsiyet" olmaya götüren bir özgürlük yolculuğuna dönüşür.
Kitapta görme engelli olan Selim ve Kerim Altınok ve felçli olan Ramazan Baş hikayeleri beni çok etkiledi ve engelli olmak yaşamaya engel değil bizler nasıl hayatımızı yaşıyorsak onlarda bizler gibi yardım almadan yaşayabilir. Selim ve Kerim Altınok kardeşlerin söylediği birşey beni düşündürdü ve dedim ki. Çok haklılar o cümle şu;
"Biz, hergün sokakta gördüğünüz, herkes gibi insanlarız; yalnızca görmemek gibi bir engelimiz var, sesinizi yükseltmenize ya da bize çocukmuşuz gibi davranmanıza gerek yok. Ne istediğimizi yanımızdaki kişilere sormayın. Sık sık başımıza geliyor, 'Çayına şeker ister mi?' diye yanımızdakilere soruyorlar. Halbuki o sorunun muhatabı benim, ben olmalıyım. Çünkü işitme engelimiz yok!"