"Bir gün saltanatla kan bağı olan herkes bir araya toplandı ve birer birer gözlerine mil çekildi. Kundaktaki bebekler bile kızgın şişlerle kör edildi. Böylece dünya gözleri kapanırken, gönül gözleri açılmış oldu. Efendimin merhameti sonsuzdu."
Gün kavuşurken köye bir adam geldi ve peygamber olduğunu söyledi. Köylüler adama inanmadılar, 'İspat et' dediler.
Adam karşılarındaki eski suru gösterdi ve '' Eğer bu duvar konuşur ve benim peygamber olduğumu söylerse inanır mısınız? '' diye sordu.
Köylüler ''Elhak, inanırız'' dediler.
Adam duvara döndü ve elini uzatarak,''Konuş ya duvar!'' dedi:
Bunun üzerine duvar dile geldi ve şöyle dedi:
''Bu adam peygamber değildir. Sizi kandırıyor. Peygamber değildir.''
...o genç irisi ayı gibi Türk'ü boğduruverdim. Osmanlı sarayında bir Türk'ün hesabını kim sorardı ki?
Sayfa 37Kitabı okudu
Size anlatmayı unuttuğum en önemli huylarımdan biri de esen rüzgarları hemen hissetmek ve gereğini yaparak ani tavır değişiklikleri içine girebilmektedir.
Sayfa 46Kitabı okudu
Allah'ın hikmetinden sual olunmaz, ama bazan pek zalim davranıyor.
Sayfa 54Kitabı okudu
Ona göre ruh, dünya nimetlerinin tutsaklığından kurtuldukça özgürleşiyor, bağımsızlaşıyor ve dünya yüzünde hiçbir krala imparatora nasip olmayacak büyük bir iktidara kavuşuyordu.
Sayfa 75Kitabı okudu
Bu dünyada Allah'ın en çok gücüne giden şey , insanların hadlerini bilmeyip büyüklük taslamalarıydı.
Ne var ki , bu acımasız dünyada iyilik cezalandırılıyor! Uzun ömrümün bana öğrettiği gerçeklerden biri de bu . Kötülüğü yenmek, iyiliği yenmekten daha zor. Bu yüzden iyiler savunmasız oluyorlar, her türlü zararı görebiliyorlar .
Harem bir ağlama ve hüzün dünyasıydı.
Sayfa 109Kitabı okudu
Ne kadar umutlanırsa, düşüş o kadar yıkıcı olacaktı.
Sayfa 119Kitabı okudu
Dışınız aynı kalsa bile aynı insan olmuyorsunuz.
