BİLMECELERLE KAL Nihayet gün bitti ; işte beklediğin Geldi : gece , gece , için kadar engin , İçin kadar zengin bir gece. Sahiden Hülyanla başbaşa yaşam ak istersen , Pırıl pırıl yanan karanlıklara dal ; Ve geceler gibi bilm ecelerle kal !
Nihayet gün bitti; işte beklediğin Geldi: gece, gece, için kadar engin, İçin kadar zengin bir gece. Sahiden Hülyanla başbaşa yaşamak istersen, Pırıl pırıl yanan karanlıklara dal; Ve geceler gibi bilmecelerle kal!
Reklam
Nereye gidersen git Gitmiyor sahil kokan yanın Bir dal gibi kırıldım kendime Gönlünle bak bana Yaprağıma tırman Sen beni ağaçların Acısına bırak!
Sayfa 27
BİLMECELERLE KAL
Nihayet gün bitti; işte beklediğin Geldi: gece, gece, için kadar engin, İçin kadar zengin bir gece. Sahiden Hülyanla baş başa yaşamak istersen, Pırıl pırıl yanan karanlıklara dal; Ve geceler gibi bilmecelerle kal!
Nihayet gün bitti; işte beklediğin Geldi: gece, gece, için kadar engin, İçin kadar zengin bir gece. Sahiden Hülyanla başbaşa yaşamak istersen, Pırıl pırıl yanan karanlıklara dal; Ve geceler gibi bilmecelerle kal!
Aklı başında bir insan kimseden nefret etmez, bunun yerine karşısındakini dikkatle inceler, tüm varlığını derinlemesine kavramaya çalışır. İnsanda her şey öyle büyük bir hızla değişir, dönüşür ki ne olduğunu anlamadan bir bakar, karşı konulmaz biçimde bütün yaşam suyunu emen bir kurt büyüvermiş içinde. Ve pek çok kez yalnızca büyük tutkular değil, değersiz, önemsiz şeylere karşı duyulan istekler bile, büyük tutkular için doğmuş bir insandan büyüyüp dal budak salarak ona en yüce, en kutsal yükümlülüklerini unutturacak bir güce ulaşabilir. Denizde kum, insanoğlunda tutku! Üstelik hiçbiri birbirine benzemez! İyisi kötüsü, sıradanı soylusu, başlangıçta hepsi insana boyun eğer gibidir, ama sonra zorbaca ona boyun eğdirir, onun hâkimi olurlar. Bunca tutkudan kendilerine en iyilerini seçebilmiş olanlara ne mutlu! Esenliği, gönenci her an daha da büyüyen ve ruhlarının engin cennetinin derinliklerinde yaşayan insanlardır bunlar. Ama öyle tutkular vardır ki insan onları kendisi seçmez. Doğarken onlarla doğar ve onlardan kurtulma gücüne sahip değildir. Üstün bir takım güçlerin yönettiği bu tutkular ölene dek insana rahat yüzü göstermez. İster karanlıklara bürünmüş olarak, isterse dünyaya sevinçler getiren göz kamaştırıcı bir ışık şeklinde görünsünler, her iki durumda da insanın mahiyetini bilmediği esenlikli bir yaşam alanı gerçekleştirmek için vardırlar.
Reklam
Kitap mı okuyalım? Bazen seninle beraber engin bir denizi seyreder gibi kütüphanemi seyrederiz. Koyu ceviz ağacından olan bu ahşap mobilyanın dal dal koyulaşıp gölgeler halinde yayılan budaklarını kimi zaman sevdiğim yazarların yüzlerine benzetip onlarla konuşurum. Steinbeck, Hemingway, Zweig, Woolf, Sait Faik, Oğuz Atay, Sevgi Soysal ve daha niceleri... Beni güvenilir bir dost gibi sessizce dinlerler. Kâğıdın o ince kokusu eşliğinde, yüzlerine sayfalar dolusu dokunmama izin verirler. Koşulsuz bir kabul duygusudur bu; insanı derinden sarar. Kitaplar ve sen olmasan...
Sevgi dilimin kayıp alfabesi Buldum seni Sevdim Sevi ile...
Sayfa 180 - DestekKitabı okudu
Çift yönlü güzergah gibi bütün yollarımız nihai durakta Biz'e çıkmalı, 1 ile 1' i topladığında Biz etmeli, sen'den ben'den Biz...
Sayfa 163 - DestekKitabı okudu
Sensizliğin sızısı içimde hacimleniyor. Yokluğunda sıtmalı kelimeler birikiyor dilimde dökülmeyi bekleyen. Bil istedim...
Sayfa 154 - DestekKitabı okudu
Reklam
Aynı muazzam göğün altında nefes almak varken kendi nefesini Gök zanneden insanlardan kork!
Sayfa 152 - DestekKitabı okudu
Kırılan bir kemiğin sesi ile elveda ediyorduk. Yeniden kaynayacaktı, sadece müşahade altında olmalıydı.
Sayfa 146 - DestekKitabı okudu
Bir sabah uyandığında dört yanın şiir içinde,parmak uçlarım geziniyor olacak suretinin her zerresinde...
Sayfa 144 - DestekKitabı okudu
Düşmeden öğrenmediğin gibi bisiklete binmeyi, aşkı da düşmeden tam yaşayamaz insan.
Sayfa 141 - DestekKitabı okudu
199 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.