Birinin kel olmasını önleyecek hiçbir şey yoktur gerçekten. Kelliğe mâhkum insanlar, er geç ve ister istemez kel olurlar. Bu yüzden, saçları dökülmeye başlayan birine süreci önlemek için dikkat etmesini söylemek kolay. Ama bu bir yalandır. Kocaman bir yalan! Bak, örneğin Şincuku İstasyonu'nun orada, kaldırımlarda yatan yaşlı serserileri düşünsene, aralarında tek bir kel yoktur. Ama bu yüzden herhalde onların her gün saçlarını Clinique ya da Vidal Sas- soon marka şampuanla yıkadıklarını söyleyemezsin değil mi? Ya da her sabah saçlarına losyon sürdüklerini? Tüm bu masallar, kozmetik üreticilerinin, saçı dökülen enayilerin sırtından bir sürü para kazanmak için başvurdukları bir yöntemdir sadece.
Türk edebiyatında en azından kendi alanı için Türkiye için fazla olan bir roman. Gerek kurgu, kurgusunun mimarisinde barındırdığı fiziksel öğeler gerek okunabilirliğinin zevki, gerekse de karakterler olarak ama her şeyden önce de başta Kâhin olarak. Aslında Amerikalı olmayan yazarların bu tarz romanlarda Amerika’da geçen romanlar yazıyor olmaları
Sadece... Görmek istediğini görüyorsun. Duymak istediğini duyuyorsun. İnanmak istediğine inanıyorsun. Gerçekle bağını koparttılar. Seni sorgulamayan, her dayatılanı kabul eden mürit/kul haline getirdiler.