Enver Paşanın yakınlığını kazanarak, büyük kumanda mevkileri ve yetkiler almak arzusu ile yanan bir kalbin ifadelerini açığa vurur. Zaten Mustafa Kemal, yalnız o gün değil, Enver Paşanın emrinde ve orduda bulunduğu sürece, Enver Paşanın yakını olmak, onun itimadını kazanarak daha büyük kuvvetlere kumanda etmek fırsatını daima aramıştır. Enver Paşaya karşı, daha Rumeli'den başlayarak daima çekingen ve her zaman mesafeli kalmanın tedirginliği içinde yaşamakla beraber, Paşadan gelen her yakınlaşma veya iltifattan, her zaman duygulanmıştr. Hatta böyle iltifatları bazen, denebilir ki, aşırı değerlendirerek, Enver Paşaya daha büyük hizmet etmek arzularını bildirmiştir. Bunu daha aşağıda bir Belge ile de doğrulayacağız. Fakat Enver Paşanın Mustafa Kemal'e karşı tutumu, daima sınırlı kalmış ve ihtiyatlı olmuştur. Nitekim yukarıdaki mektuba da, beklediği karşılığı alamaz. Hatta savaşın sonuna doğru Enver Paşa, Çanakkale cephesine gelip mintakaları gezdiği, kumandanlarını ziyaret ettiği halde, Anafartalar Cephesi Gurup Kumandanı Mustafa Kemal'i ziyaret etmez. Bunun Mustafa Kemal'in ruhunda çok ağır tepkileri olur. Az ileride bu olayı özetleyeceğiz. Fakat biz şimdi Mustafa Kemal'i, en büyük sorumluluğu isteyerek üzerine almaya sevkeden kritik harp durumunun hikåyesini verelim: 6, 7 ve 8 ağustos 1915 günleri, Çanakkale muharebelerinin artık netice tayin edici zirve noktasıdır. O günlerde ya Türk cephesi çökecektir. Yani düşman, Kocaçemen Tepesini elde ederek Yarımadanın mihverine håkim olacaktır. Asli birliklerin Istanbul'la bağıntılarını ..