407 syf.
7/10 puan verdi
·
197 günde okudu
Bu kitap Şevket Süreyya Aydemir’in aslında otobiyografisi. “Şunu yaptım, şurada doğdum.”dan ziyade, hikâyesini romanlaştırarak anlatmış. Hani İlber Ortaylı’nın “Bir Ömür Nasıl Yaşanır?” isimli bir kitabı var ya, işte bu başlığa layık bir ömür olarak Şevket Bey’i gösterebiliriz. Emrah Safa Gürkan da o dönemin insanlarını anlatırken nasıl hızlı
Suyu Arayan Adam
Suyu Arayan AdamŞevket Süreyya Aydemir · Remzi Kitapevi · 20213,422 okunma
Adolf Hitler
_Düşünce özgürlüğü, tüm kötülüklerin anasıdır. _Her kim bize karşı ayaklanırsa kendisini ölü kabul etmelidir. _Belki bazılarınız, Marksist Parti'yi yok ettiğim için beni affetmeyi başaramıyorsunuz. Fakat arkadaşım, ben diğer partilerin de tümünü yok ettim. Hepsi gitti. _Zayıfa acımak, doğaya ihanettir. _Hayatım boyunca tek bir şeye asla
Reklam
HAMDULLAH SUPHİ TANRIÖVER DOĞUM YERİ VE YILI Hamdullah Suphi, İstanbul Aksaray'da Horhor'daki Abdüllatif Suphi Paşa Konağı'nda doğmuştur. Bu konak onun ölümünden sonra İstanbul Üniversitesi tarafından satın alınarak, muhafaza altına alınmıştır. Doğum tarihi ile ilgili olarak muhtelif tarihler 1884, 1885 ve 1886 yılları
Nazım 15 Ocak 1902'de Selanik'te doğar. Doğduğu çağın Osmanlı toplumunda, kültürlü ve ilerici sayılan bir ailesindendir. Baba tarafından dedesi Nâzım Paşa, şairliği de olan özgürlükçü bir kişidir, Mithat Paşa'nın yakın arkadaşlarındandır. Anne tarafından dedesi Enver Paşa dilci ve eğitimcidir. Babası Hikmet Bey, Mekteb-i Sultani
AMU DERYA'NIN ÖTESİ Bir ülkenin kaderi, sahip olduğu coğrafya ile yakından ilişkilidir. Küçük bir devlet için büyük güçlerle komşu olmak her zaman riskli bir durumdur ve söz konusu devletin tarihsel gelişiminde belirleyici rol oynar. Fakat nâdiren de olsa, bazı durumlarda bir avantaja dönüşebilir. Zira büyük güçler doğrudan komşu olmak
Siyasal teşkilatlanmanın liderleri Tarih boyunca ortaya çıkan her siyasi hareketin oluşumu, gelişmesi ve nitelikleri, büyük ölçüde, onu şekillendiren ve yönlendiren liderlere bağımlı olmuştur. Türkistanlı aydınların dış dünyada sürdürdükleri millî mücadelede de bu genel kural geçerliydi. Hariçteki Türkistan Mücadelesi'nin, nitelikli kadrolar
Reklam
. Hacı Sami hatıratında diyor ki: « — Enver Paşaya Türkistan mücadelesi sırasında en cazib imkânlar, birçok defalar ve büyük bir ısrarla teklif edilmiştir. Bunu yapanlar, Paşanın karakterini bilmiyenlerdi. Ben, bir çok devlet adamı, kumandan, siyasî tanıdım. Bunların arasında hiç birisi Enver Paşa kadar kanaatkâr ve idealist değildi. Ahlâkının bu tarafı ile Talât ve Enver Paşalar birbirlerine çok benzerler...» .
. ...Akçorin adlı Kazan'lı bir komünist, bana bir mektup yazdı: «—Siz Türkiyelisiniz Memleketiniz düşman istilâsı altındadır. Onu müdafaa için geldiğiniz yere gidiniz dedi. Duyduğuma göre, siz de böyle bir hitap ve kanaatta bulunmuşsunuz. Size şunu hatırlatmak isterim: Türkiyemde vatanımı müdafaa edenler vardır ve kalbim burada olduğu gibi oradadır da... Fakat ben bugün, oradan farkı olmıyan yine Türk Anayurdundayım. Burası da orası kadar benim vatanımdır. Oraya ve buraya aynı derecede emek vermiye ve hizmet etmiye nefsimi borçlu addederim. Şimdi size netice olarak hâlisane şunu söyliyeceğim: Hakikaten buralarda sulh ve sükûn istiyorsanız, yapılacak tek bir iş vardır: Buhara hududunu terkedip Türkistan'ı serbest bırakınız... Bura halkı da hürriyet ve istiklâllerine kavuşsun.» (Enver Paşa'nın, Bolşevik Hariciye Komiser muavini Karahan'ın mektubuna cevabı) .
. Yanında Hacı Sami olan Paşa, kalabalığın toplandığı meydanda atına atlıyarak halka hitab etti: «— Irkdaşlarım.. Kandaşlarım.. Dindaşlarım.. Türkistanın istiklâli savaşına katılmak üzere geldim. Beni dinleyin: Mücadele sert ve çetin olacaktır. Her gittiğim yerde bu söylediklerimi söyliyecegim. Eğer, çoluk çocuğunun hayatından korkan, topraklarının elinden alınacağını düşünen, cezaya çarpılacağından kaygulanan varsa, yerine dönsün... Yok esir yaşamaktansa er meydanında savaşmaya hazır olanlar varsa, bizimle beraber gelsin ve sonuna 'kadar safdan ayrılmayacağına Allah ve namusu üzerine yemin etsin...» Seksenlik ihtiyarlar bile tereddütsüz Paşanın etrafında toplanıyorlar, Allah ve namusları adına yemin ediyorlardı... Cengizlerin, Timurların, Kutbeddin Mehmedlerin, Alâettin Tekişlerin, Sencerlerin, Celâleddin Harzemşahların at oynattıkları bu tarihi topraklarda, Türklük, yine şan ve şerefle baş kaldırıyordu... .
. Ruslarla mücadele için ne yapılmak lâzımsa yapılması icab ettiğini, şimdi kendisini Türklerin Ana Vatanında hissettiğini, bu mübarek topraklara yazık olduğunu, eğer âkıbetini hissettikleri halde, ecdadın yaşadığı ve dünyaya şöhret verdiği bu tarihî toprakları Bolşevik zulmüne bırakırlarsa, neslimize ahfadın lânet edeceğini anlattı, öyle gönülden konuşuyordu ki, heyecan duymamak imkânsızdı. Bir tarihçi olarak, karşımdaki adamı tetkik ettim: Hayatla hiç bir alâkası yoktu. O ânda Türklük için ölebilirdi. Karşımda devirlere istikamet vermiş olan insanların haleti ruhiyesi bahsinde belki bir daha rastlamıyacağım tipik bir misal vardı... (Zeki Velidi Togan ) .
Reklam
. Zeki Velidî (Togan) Bey bu görüşmeyi şöyle anlatıyor: — Enver Paşayı hayatımda ilk defa görüyordum. Enver Paşanın, son Türk tarihinin mühim şahsiyetlerinden birisi olduğunda bir müverrih olarak kanaatim kat’î idi. Nitekim hâlâ da aynı fikirdeyim. Bilhassa Türkistan istiklâli uğrunda şehit olduktan sonra onun idealist şahsiyeti üzerinde münakaşa dahi yapılamaz. Bu zat, Türk ve cihan hayatı sahnesindeki mevkiini, hiç de tesadüflere borçlu değildir. Bence 1914-1916 senelerinde Çanakkale ve Anafartaları mücîz bir muvaffakiyetle müdafaa eden Türklerin başında bulunan zevat, elbette son Türk tarihinin en mühim simalarıdır. .
. Enver Paşa, daha sonrasını düşünmüyordu. Kadere büyük bir inkıyadı olan bu cesur ve idealist asker, mağlûp vatanının acısını dindirecek neticeleri elde etmek veya bu uğurda ölmek kararındaydı. .
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.