1. Schopenhauer - Say yayınları dizisi
2. Schopenhauer - İsteme ve Tasarım olarak dünya
3. Schopenhauer - Aşkın metafiziği
4. Rudiger Safranski - Felsefenin yaban yılları( Schopenhauer biyografisi)
5. Nietzsche - Böyle buyurdu zerdüşt
6, Nietzsche - Putların Alacakaranlığında
7. Nietzsche - İyinin ve kötünün ötesinde
8. Nietzsche - Ecce
"İsterse kimse kavrayamasın, ben gene kalabalığın boş fikirlerine uyarak onların alkışlarını toplamaktansa, tabiat anlayışıma dayanarak, bütün insanlar için faydalı gördüğüm şeyleri açıkça söylemeyi üstün görürüm."
İlk kez Epikür tarafından dile getirilen ‘Kötülük Problemi’ Tanrının iyi ve kötü ile olan ilişkisini ele alır. Bu paradoksun temelindeki soru şudur; Tanrı eğer mutlak olarak iyiyse neden kötülüğü yok etmiyor?
Şimdi kötülük kavramına Spinoza’nın bakış açısını ele alalım. Spinoza, kötülüğün iyiliğin eksikliği, azlığı olarak değerlendirir. Tanrı, her şeyi yaratan olduğu için onun katında her şey iyidir... Bu durum - iyilik- olayları ve durumları yorumlayan insan açısından ise farklıdır. İnsan, kendi bakış açısından olaylara baktığında Tanrı tarafından kötü olmayan bir durumu kötü olarak niteleyebilir. Yani mantıksal olarak zorunluluk olan bir durum ya da davranış, kimi insanlar açısından kötülük ya da kötü bir davranış-durum olarak nitelendirilebilir.
Kötülük reel olmayan, subjektif bir gerçektir. Unutulmamalıdır ki bazı olayların etkisi öznel fenomenlerde farklılık göstermekte, duygusal ve toplumsal bir varlık olan insanda da farklı davranış ve algılara yol açmaktadır. Kısacası Spinoza, kötülük problemini izafiyet (görecelik) temelli açıklamaya çalışmış; Epikür’ün sorusuna da Tanrı mutlak iyidir, mantıksal zorunluluk çinde duygusal bir varlık olan insanın algısı farklılaşabilir bu da onun gözünde kötülüğü, kötüyü yaratır der.